Forum Makina

Benim Filom Direktörü Göktuğ Yılgenci:

“Biz bu işi makine hizmeti veren firmaların risksiz büyüyebilmesi için yapıyoruz. Onlar bizi kullanarak kazansın ve büyüsün ki, bizim de işimiz büyüsün.”

Son birkaç yıldır, Borusan’ın şehir merkezlerinde makine hizmeti vermek yönünde çalışmalar yaptığını duyuyor; bu amaçla özellikle İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki bazı noktalarda küçük ölçekli makineler bulundurduğunu gözlemliyorduk.

Piyasada hali hazırda kiralama alanında faaliyet gösteren makine sahiplerinin yer yer eleştirilerine de maruz kalan bu hizmetin kapsamı hakkında yetkililerinden net bir açıklama almak istedik. Bu vesile ile de, Benim Filom’un davetlisi olarak Kasım ayı içerisinde Borusan Holding’in İstanbul BaltaLimanı’ndaki merkezinde düzenlenen basın toplantısına katıldık. Toplantıda bir araya geldiğimiz Benim Filom Direktörü Göktuğ Yılgenci, paylaşım ekonomisi ile gerek makine hizmeti veren firmalara gerekse makine hizmetine ihtiyaç duyan firmalara kayda değer avantajlar sağladığını vurguladığı projenin kapsamı ve hedefleri hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Benim Filom nedir?

Benim Filom, Türkiye’de ilk kez uygulanan üyelik sistemiyle Cat® markalı bekoloder (kazıcı yükleyici), mini ekskavatör ve mini yükleyici iş makinelerini üyelerinin kullanımına sunuyor. Üyeler, Benim Filom bünyesindeki 100’den fazla makinayı, saatlik, günlük veya aylık, operatörlü veya operatörsüz olarak diledikleri zaman, diledikleri işlerinde kullanıyor ve kullandıkları kadar ödeyerek işlerini risksiz büyütüyor. Yani, her üyemiz, şu anda 100’den fazla makine tüm makine filosunun sahibi gibi iş yapabiliyor. Üstelik bunun için herhangi bir makine yatırımı yapmasına gerek olmuyor.

Proje hangi motivasyon ve ihtiyaçlar çerçevesinde doğdu?

Projenin temelinde, 2020 yılına kadar Ar – Ge, inovasyon ve dijitalleşmeye 200 milyon ABD doları yatırım yaparak cirosundaki katma değeri yüksek, inovatif ürün ve hizmetlerin payını artırmayı hedefleyen Borusan Holding yeni iş modelleri geliştirme kararlılığı bulunuyor. Bu amaçla, faaliyet gösterdiğimiz diğer alanlarda olduğu gibi iş makineleri sektöründe de yeni fırsatlara ve trendlere odaklandık.

Projenin gündeme geldiği dönemde piyasalarda iki önemli trend vardı. Bunların ilki, kentleşmeyle birlikte küçük makinelere olan talebin hem dünyada hem de Türkiye’de artması; ikincisi ise bir emtiyaya para bağlamadan o emtiyayı kullanarak iş yapma eğiliminin yaygınlaşmasıydı. Avrupa’da bu işin nasıl yapıldığını incelediğimizde de özellikle küçük makinelerin kullanımında sahip olmadan, paylaşım ekonomisi ya da kiralama gibi yöntemlerle makine kullanımının yüzde 85’lere kadar yükseldiğini gördük.

Edindiğimiz bu bilgiler çerçevesinde, bu iki trende uygun olarak geliştireceğimiz yeni modellerle müşterilerimiz için nasıl daha çok fayda sağlayabileceğimize odaklandık. Borusan’ın inovasyona olan desteğini, Borusan Makina’nın iş makineleri sektördeki bilgi birikimini ve Cat® ile olan stratejik ortaklığımızı kullanarak bu dünyaya açıldık.

Projenin hayata geçiş süreci nasıl işledi?

Bu kapsamda 2014 yılının ortalarından itibaren saha ziyaretlerine başladık ve görüşebildiğimiz kadar çok sektör üyesiyle bir araya gelerek sorunlarını ve ihtiyaçlarını dinledik. 2 ay içerisinde iş makinelerini kiralayan, kullanan, tamir eden, ikinci el alım satımı yapan 300’ü aşkın insanla görüştük. Bu süreç neticesinde sektördeki firmaların iki temel kategoriye ayrılabileceğine karar verdik. Bir tarafta makineyi satın alıp kiralayarak ondan para kazanmaya çalışan yani makine hizmeti veren firmalar ya da bireyler vardı. Diğer tarafta ise makineyi mevcut işlerinde kullanarak onun özelliklerinden faydalanmaya çalışan yani makine hizmeti alan firmalar vardı. Her iki tarafı da dinlediğimizde gördük ki, bir makinenin satın alınması ve kullanılarak kâr edilmesi noktasında oldukça zor bir hayat başlıyordu.

Makine hizmeti verenler için bir makine sahibi olmak demek, borçlarını ödeyebilmek için makinenin boş kalmaması, bu da sürekli iş peşinde koşmak demekti. O makineyi kullanacak nitelikli bir operatör bulmaları gerekiyordu. Bakımı, tamiri ve nakliyesi başlı başına ayrı birer iş sayılabilirdi. Ayrıca tek makine ile bütün işlere yetişemiyor, gelen iş fırsatlarının önemli bir kısmını kaçırabiliyorlardı. Örneğin, makineniz Maltepe’deyken Kağıthane’den gelen bir talebe cevap vermek lojistik açıdan zor ve maliyetli olabiliyordu.

Bu sebeple bulundukları makine hizmeti veren firmalar, bulundukları bölgedeki iş potansiyeli ile sınırlı kalıyorlardı. Ayrıca müşteriler başka bir küçük iş makinası modeli de lazım dediğinde, ikinci makineyi bulmak da zor iş. Ya satın almak ya da başkasından bulmaya çalışmak gerekiyor bu durumda da. İşleri için makinenin fonksiyonlarını kullanmak isteyen ikinci kategorideki müteahhit ve inşaat firmalarının ise daha farklı beklentileri var. Bu grubun önceliği elindeki işi bitirmektir ve makineyi tamamen bir araç olarak görürler. İş güvenliği kuralları çerçevesinde hareket eden, nitelikli ve hızlı bir operatörü olan, işi yarıda bırakmama güvencesi verebilecek profesyonellerle çalışmak da onların hoşuna gider.

Tüm bu ihtiyaçlar çerçevesinde, makine hizmeti veren firmalar için Benim Filom üyelik sistemini yarattık. Paylaşım ekonomisi üzerine kurulu bu sistem, kullandığın kadar öde mantığıyla çalışıyor. Sistemimize kaydolan üyelerimiz, satın aldıkları paket çerçevesinde bu üç kategorideki makineden ihtiyacı olanı, istedikleri zaman, istedikleri yerde ve istedikleri kadar süreyle bizden operatörlü ya da operatörsüz temin edebiliyorlar.

Benim Filom her iki tarafa ne gibi avantajlar sağlıyor?

Makine hizmeti veren işletmeler, yeni projeler ve kentsel dönüşüm çalışmalarıyla artan talebe karşılık vermek için hem adet hem çeşitlilik anlamında filolarını büyüterek kazançlarını arttırmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye’de küçük iş makinesinde ortalama yüzde 40’ın altında kalan doluluk oranları sebebiyle, satın alınan makinenin ödemeleri, bakımı ve işletme maliyetleri sürdürülebilir kârlılık ve düzenli bir operasyon fırsatı sunamıyor. İnşaatçıların da küçük iş makinelerine ve operatörlerine yönelik artan talepleri ile istenen makineyi ve profesyonel hizmeti bulmaları giderek zorlaşıyor.

Benim Filom piyasadaki bu iki taraflı ihtiyacı analiz ederek, üyelik sistemine dayanan iş modeli ile Cat® marka küçük iş makinelerini saatlik, günlük veya aylık operatörlü veya operatörsüz olarak üyelerinin hizmetine sunuyor. Makine hizmeti veren işletmeler Benim Filom’un makine parkından diledikleri zaman, diledikleri yerde, ihtiyaç duydukları makineyi kullandıkları kadar ödeyerek yararlanıyor, maliyetlerini kontrol altında tutarak işlerini risksiz büyütüyor.

Benim Filom ayrıca Borusan güvencesi ile yüksek kalitede hizmet imkânı, tek üyelik ile üç farklı makine tipi (Kazıcı Yükleyici, Mikro Yükleyici, Mini Ekskavatör- operatörlü/operatörsüz) hizmetini verebilme gibi avantajlar sağlıyor.

İnşaat şirketleri ise piyasa koşullarında fiyatlama ile doğru makine ve operatör bulmak için vakit kaybetmiyor. Operatör bildirim sistemi sayesinde işin maliyetini net görebiliyor ve şeffaf bir hizmet alabiliyorlar. Şantiyedeki işlerini Benim Filom’a vermek isteyen inşaat firmalarının tüm işleri Benim Filom üyeleri adına Benim Filom makineleri ile gerçekleştiriliyor ve üyelere bu işlerin tamamının aktarılması ile üyelere ek kazanç fırsatı sağlanıyor.

Sistem nasıl işliyor?

Üye olmak isteyen makineci ve hafriyatçıları paketler ile üyelik sistemimize dâhil ediyoruz. Ancak telefonla üyelik yapmıyoruz. Başvuran firmalarla irtibata geçip ziyaret ediyoruz. Bu bir anlamda bir iş ortaklığı olduğu için üyelerimizi seçerek hareket ediyoruz. Sonrasında üyeler almak istedikleri paketin büyüklüğüne göre bir ön ödeme yaparak sisteme dâhil oluyor. Üye olduktan sonra, ihtiyaç duydukları ve filoda yer alan herhangi bir tipteki makineyi telefon ya da web sayfası üzerinden talep ediyorlar. Benim Filom, nitelikli operatör, mazot, bakım, amortisman, makine yatırımı gibi konularla uğraştırmadan üyenin tüm ihtiyaçlarını Borusan güvencesi ile profesyonel bir şekilde karşılıyor.

Buna ek olarak, Borusan’ın profesyonel hizmetinden faydalanmak isteyen müteahhit ve inşaatçıların taleplerini de benzer şekilde ve piyasa fiyatlarından alarak üyelerimize aktarıyoruz. Şöyle ki, müteahhit bizi arayarak makine istiyorsa, üyelerimizi arayarak, “şöyle bir iş var ve biz bu işi senin üyelik paketin üzerinden yapmak istiyoruz” diyoruz. Eğer üyemiz onaylarsa, gidip o işi yapıyor ve müteahhide faturalandırıyoruz. Üyemiz de bize fatura keserek bu işin kazancını elde etmiş oluyor. Üyelerimiz arasında bir adaletsizlik olmaması için işi yönlendireceğimiz üyeyi belirlemek adına kullandığımız bir algoritma var. Bu bizim üyelerimize ek bir faydamız. Biz bu işi makineden para kazanmaya çalışanlar tarafında yönetiyoruz. Tek makinası olan makinacıdan, çok makinası olan makinacıya ve hatta küçük iş makinesi hizmeti veren hafriyatçılara kadar her firma bu sistemi kullanarak işlerini risksiz büyütebiliyor. Bunu üyelerimizde görüyoruz. Onlar kazanarak büyüsün ki, bizim de işimiz büyüsün diyoruz.

Üyelik paketleri hakkında bilgi verir misiniz?

Şu an için 4 çeşit üyelik paketimiz var. Sanki kontörlü bir telefon hattı gibi düşünün. 1 yıl içerisinde kullanılmak üzere 100, 500, 1.000 veya 1.500 saatlik paketler sunuyoruz. Örneğin, 100’lük bir paket alarak sistemimize katılan üyemiz, başlangıçta 1.500 TL’lik bir ön ödeme yapıyor.

O andan itibaren bizden makine istediği an, ister 1 saat için olsun ister 100 saat için olsun ona bu 3 tip makineden, makineler İstanbul’un neresinde konumlanmışsa oradan derhal temin ediyoruz. Burada kullandığı her saat için bize 56 TL’lik bir ödeme daha yapıyor. Böylece, üye olurken peşin vermiş olduğu ön ödeme ile saatlik maliyeti 71 TL’ye gelmiş oluyor. Paylaşım ekonomisinden faydalanarak oluşturduğumuz bu fiyatların, bu işten para kazanmak isteyen firmalar için uygun olduğunu düşünüyoruz. Bizim önceliğimiz, bu makinelerin yoğun bir şekilde çalışması ve böylece her zaman bu düşük maliyetleri sağlayabiliyor olmamızdır.

Şu ana kadar olan ilgiden memnun musunuz?

Gerçek anlamda işe başladığımız 2016’nın başından bu yana işimizi tam 3 kat büyütmüş durumdayız. Hatırı sayılır bir üye sayısına ulaştık. Şu an bünyemizde 100’den fazla makine ve 70’ten fazla operatörümüz var. Her gün 100 farklı şantiyeye giriyoruz. Bugüne kadar çalıştığımız proje sayısı 2.500’ü geçti.

Bizim için önemli olan, üyelerimizin tekrar bizi tercih etme eğilimidir. İstatistiklerimize göre, üyelerimizin yüzde 90’ı ile bir kere çalıştıktan sonra bir kere daha çalışmaya devam ediyoruz. Yüzde 70’i bir sonraki alışverişlerinde daha büyük bir paketi tercih ediyor. Mevcut işlerini büyütmek isteyen firmalar sistemimize en çok ilgi gösterenler oluyor.

İş makineleri en tehlikeli iş sınıfında yer alıyor. Bu konudaki çalışmalarınız nedir?

Borusan iş sağlığı ve güvenliği konusuna her alanda büyük önem veriyor. Benim Filom’da da durum farklı değil. Zor bir sektörde faaliyet gösterdiğimiz bilinciyle tüm operatörlerimizi çok tehlikeli sınıfı altında sürekli eğitime tabi tutuyoruz. Bu sadece operatörlerimiz için değil, satış yapan saha personelimiz ve servis ekiplerimiz için de geçerlidir. Ayrıca, çalışma ortamlarına dikkat ediyor, ücretsiz keşif yapıyor ve güvenlik riski taşıyan işlerde çalışmıyoruz.

Kısa ve orta vadeli hedefleriniz nedir?

2016 yeni yatırımlarla birlikte birçok denemeler yaptığımız, yeni şeyler öğrendiğimiz bir yıl oldu. İşimizi 3 kat büyütmek bizi gayet memnun etti. 2017’de daha da büyüteceğiz. Bu sene İstanbul’un Anadolu Yakası’nı pilot bölge olarak seçtik ve burada ekibimizi güçlendirdik. 2017’de Avrupa Yakası’nda da daha aktif şekilde faaliyet göstereceğiz.

Daha uzun vadede ise Türkiye genelinde bu modelin işe yarayabileceği her yere gitmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki 3 sene içerisinde 15 şehre ulaşmış olmayı hedefliyoruz.

Şu an için bu tip kompakt genel inşaat makineleri ile büyümeye devam edeceğiz. Ancak üyelerimizin bizi yönlendirmesine bağlı olarak gelecekte her türlü iş makinesini bu sisteme dahil edebiliriz.

Makine kiralama alanında hizmet veren bazı firmaların sizi “işimizi elimizden alıyorlar” şeklinde eleştirdiğini duyuyoruz. Bu konudaki ne düşünüyorsunuz?

Makine sahibi olmak, eğer onu yılda sadece 1.000 saat çalıştırabiliyorsanız, pek kârlı bir iş değildir. Makinenin süreli çalışması lazım ki masraflarını çıkarıp size para kazandırsın. Madendeki bir makine yılda aşağı yukarı 5.000 – 7000 saat çalışır ama şehirde çalışan küçük iş makinaları sadece gündüz saatlerinde, günde ortalama 10 saat gibi bir süreyle çalışabilir; ki bu maksimumlarıdır. Fiiliyatta da piyasa işlerinde çalışan makinalar yüzde 30-40’ında çalışabildiği için ortada ciddi bir kayıp var. Bizim yapmaya çalıştığımız şey de tam olarak bu kaybı, verimsizliği ortadan kaldırarak herkesin kazanabileceği bir platform kurmaktır. Dolayısı ile maksadımız tam tersi yönde verimli ve makinecilerin daha çok kazanıp daha az riskle büyüyebileceği bir model oluşturmaktır.

Mevcut üyelerimizin sistemden memnun olduklarını görüyor ve olumlu geri dönüşlerini alıyoruz. Belirttiğiniz şekilde eleştirerek tepki gösterenleri de birer fırsat olarak görüyor, en kısa sürede yanlarına giderek sistemimizi anlatıyoruz. Bir örnekle anlatmak gerekirse, biz mahalle bakkalını öldürmüyor, aksine onlara büyümeleri için el uzatıyoruz. Gel sen hipermarket ol, sadece Kadıköy’de değil, Kağıthane’de de ol, Sarıyer’de de ol diyoruz. Makineleri birer araç olarak düşünürsek, “araç bizim işimiz, kaç aracın olduğunu, kaç çeşit araca ihtiyacın olduğunu, işin nerede olduğunu, bakımını onarımını, operatörünü düşünme, sen git işini büyütmeye çalış” diyoruz. İşini büyütme vizyonu taşıyan tüm makine hizmeti veren firmalar için bunun değer yaratacağına inanıyoruz.