Forum Makina

Sınırları her geçen gün genişleyen, nüfusu hızla artan İstanbul gibi bir metropola, ne su ne gıda ne de bu haberimize konu olan taş yetmiyor. Kentsel dönüşümle birlikte hızlanan konut üretimi, havalimanı, metro, yol ve altyapı çalışmaları için ciddi miktarda taş ihtiyacı var.

İstanbul Kemerburgaz’da faaliyet gösteren Öztaş Yapı ve İnşaat Malzemeleri Ltd. Şti., agrega ocağı ile inşası devam eden İstanbul Yeni Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu ve Marmaray gibi birçok büyük projenin de önde gelen tedarikçileri arasında yer alıyor.

Bir aile şirketi olan Öztaş’taki yeni neslin temsilcilerinden Genel Müdür Yardımcısı Muhammet Fatih Çelik ile bir araya gelerek şirket faaliyetleri ve makine tercihleri üzerine konuştuk.



Rezerv ve lojistik açıdan avantajlı bir ocak

Yaklaşık 1.000 dönüm arazi üzerinde kurulu bulunan agrega tesisi, merkezi konumu ile lojistik anlamda önemli bir avantaja sahip bulunuyor. Tesis ilk kurulduğunda bu avantajın olmadığını belirten Fatih Çelik, “Biz bu tesisi 90’larda kurduk ve şehirle birlikte yavaş yavaş büyüyerek bugünlere geldik. İlk zamanlarda İstanbul şehir merkezine uzak kalıyorduk. Günümüzde ise çevremizde bulunan havalimanı, yol, köprü, metro projelerine ve beton santrallerine malzeme sağlıyoruz” dedi.



Projelerin oldukça yoğun olduğu 2017’de 2 milyon tona yakın üretim yapılan ocağın toplam rezervinin 30-40 milyon ton mertebesinde olduğu tahmin ediliyor. Ocakta 1 adet 90’lık, 2 adet 110’luk ve 1 adet 140’lık konkasör bulunuyor. Fatih Çelik, yeni kurdukları 140’lık konkasörün hem üretim kapasitesi hem de verimlilik anlamında diğerlerine kıyasla avantajlı olduğunu ifade ederek, “Yaptığımız işteki verimliliği arttırmak için yeni teknolojileri yakından takip ediyoruz. Yeni tesisimizin maliyeti çok daha yüksek belki ama gördük ki uzun vadede kendini çok rahat amorti edebilecek. İleriki dönemde, pazar durumuna göre bir tane daha büyük tesis kurmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Sökü yapmak maliyetlerimizi düşürüyor”

Öztaş’ın ocağındaki maden kademeler arasında, hatta aynı kademede dahi farklılıklar gösteriyor; sabit bir yapı yok. Yapraklı gevşek bir malzemenin hemen yanında blok taş çıkabiliyor. Sökünün zor olduğu yerde patlatma yapmak zorunda kaldıklarını belirten Çelik, “Aslında sökü yapmak maliyetlerimizi düşürüyor. Bunun için mümkün olduğunca güçlü makinelerle sökü yaparak çalışmaya gayret ediyoruz.
Bundan 4-5 yıl öncesine kadar 50-55 tonluk ekskavatörler kullanıyorduk. Sonra 60 ton denedik. Son olarak 70 tona çıktık. Ve şu an için 70 ton sınıfının bizim için ideal olduğunu düşünüyoruz. Çünkü sökü gücü daha yüksek, kovası daha büyük. Şantiye içerisinde çalışan büyük damperli kamyonlarımızı 6-7 kovada hızlıca doldurabiliyorlar. Daha küçük makinelerle 13-14 pas yapmak gerekiyor. Zaman içerisinde edindiğimiz tecrübelerle bu noktaya geldik” ifadelerini kullandı.



Bir iş makinesi için olabilecek en zorlu koşullara sahip olduklarını vurgulayan Fatih Çelik, “Bizim işimiz taş. Makinenin kovasından, yürüyüşüne, silindirlerinden tırnağına kadar her parçası zorlanıyor. Normal hafriyatta çalışan bir makinenin kovası 4-5 yıl dayanırken, bizim şartlarımızda 1 yılda aşınabiliyor. Makinelerle yoğun şekilde sökü yaptığımız için en çok hortum patlaması problemi yaşıyoruz” dedi.

Makine parkındaki ağırlık ekskavatörlerde

Madende çeşitli markalardan oluşan oldukça geniş bir makine grubu çalışıyor. Bunların başında, patlatma deliklerinin açılması için kullanılan 3 adet kaya delici geliyor. 140’lık yeni agrega tesisi kırılıp elenen malzemenin doğrudan kamyonlara yüklenebilmesine olanak sağlıyor. Bunun dışında stoktaki malzemenin kamyonlara yüklenmesinde 4 adet lastikli yükleyici kullanılıyor. Ford ve MAN markalarından oluşan kamyon parkında ise kırkayaklar ön plana çıkıyor.

Makine parkının ağırlığını 35 ila 70 ton arası çalışma ağırlığındaki 12 adet ekskavatör oluşturuyor. Büyük makineler aynada sökü ve yüklemede çalışırken, daha küçük makineler ise kırıcıda ve ayıklama işlerinde kullanılıyor. 5 adet 70 tonluk ekskavatörün şantiyenin amiral makineleri olduğunu söylemek yanlış olmaz.



“Her şey ilk alım maliyeti değildir”

Fatih Çelik, oldukça detaylı bir araştırma ve inceleme sürecini kapsayan makine tercihlerindeki önceliklerini şu sözleriyle ifade etti: “Her şey ilk alım maliyeti değildir. Makinenin üretim kapasitesini doğrudan belirleyen güç, serilik, konfor ve dayanıklılık gibi teknik özelliklerinin yanı sıra satış sonrası hizmetlerdeki süreklilik de bizim açımızdan çok önemli.

Neticesinde biz bu makineyi 2 ay kullanıp satmayacağız. Makinelerimizi çoğunlukla 12 ila 15 bin saat aralığında yeniliyoruz. Bu süre zarfında mümkün olan en az duraksamayla üretimde kalmasını bekliyoruz. Biz havalimanı ve otoyol projeleri gibi taahhütlü projelere giriyoruz. Bir makine arızalandığında yeri geliyor dışardan makine kiralamak zorunda kalıyoruz. Bunun için işin ve makinelerin sürekliliği şart.

Yakıt tüketimi de çok önemli bir tercih sebebi elbette. Ancak nihai alım kararımızda bütün bu değişkenlerin her biri ayrı ayrı etkili oluyor. Bir makine diğerine kıyasla biraz fazla da yakabilir. Ama diğer alanlardaki üstünlüğüyle bizim için ön plana çıkabilir.”



Ekskavatördeki tercih son 3 yıldır Sumitomo

Öztaş son 3 yıldır makine parkındaki ekskavatör tercihini ağırlıklı olarak Sumitomo’dan yana kullanıyor. Son olarak bu yıl içerisinde tamamı ağır hizmet tipi 2 adet SH700LHD-5 MASS ve 1 adet SH510LHD-6 MASS
model olmak üzere 3 adet yeni Sumitomo şantiyeye inmiş.

Sumitomo’nun ve Türkiye distribütörü TSM Global’in belirledikleri kriterler çerçevesinde kendileri açısından en uygun tercih olduğunu belirten Fatih Çelik, “Gerek kullanmakta olduğumuz makinelerin performansı gerekse satış sonrası hizmetler anlamında TSM Global’den aldığımız destek ve çalışanların bize karşı olumlu yaklaşımı tercihimizin temel sebepleridir. Her yeni makinemizle birlikte Sumitomo’daki gelişime tanık oluyoruz. Motorlar daha çevreci, yakıt tüketimi daha az, iş performansı daha fazla ve çok daha seri.
Yeni Sumitomolarımız için de düzenli bakım anlaşması yaptık. Her 500 saatte bir TSM Global servis yetkilileri gelip, bakımlarımızı hassasiyetle yapıyorlar. Hatta bakım için bile durmaya tahammülümüz olmadığını bildikleri için eğer uzun sürmeyecekse bizleri kırmayıp, randevularımızı öğlen paydos saatlerine denk getiriyorlar.”



Sumitomo SH510 LHD-6 MASS Operatörü Murat Saltaş:

“23 yıllık operatörüm ve son 7 yıldır Öztaş’tayım. Yeni makinemizi 6 aydır kullanıyorum ve 1.800 saati devirdi. Sumitomo’yu yıllardır kullanıyorum. Hem kullanım hem de servis bakımından hep tavsiye etmişimdir.
Yeni 6 serisi önceki modellere kıyasla daha da seri. Hem arkada hem de yanda kamera olması hakimiyetimi artırıyor, daha güvenli çalışıyorum. Geri üfleme fanı büyük avantaj, hararet olmuyor. Makinenin şasisi yüksek olmasına rağmen yere oldukça sağlam basıyor. Tonajının üstünde bir sökü ve üretim performansı var. Ayrıca aynı anda farklı işleri yapabiliyorsun. Hem sökü yapıp hem de kaçabiliyorsun. Bu özellik her makinede yok.”