Forum Makina
Forum Makina
BİZE ULAŞIN

FORUM MAKİNA İŞ VE İNŞAAT MAKİNALARI

Adres: İçerenköy Mah. Çetinkaya Sk. Prestij Plaza No:28 D:4 Ataşehir - İstanbul / Türkiye

Telefon: +90 216 3888013

Faks:

Cep Telefonu: +90 532 6951544

E-posta: gkuyumcu@forummakina.com.tr

MAKALELER
KALİTELİ YAŞAMIN KAYNAĞI TAŞ OCAKLARI

 

Agrega Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Mesut Erkan:
“İhtiyaçların karşılanması anlamında agrega, altından daha değerli”

 

Çoğunlukla yol ve beton üretiminde kullanılan kum, çakıl, kırma taş gibi malzemelerin genel adı olan agrega, beton içinde hacimsel olarak yüzde 60-75, asfalt içinde ise yüzde 95 civarında yer edinmiş bir hammadde olarak göze çarpıyor. Tane boyutlarına göre ince ve kaba olarak ikiye ayrılan agregaların temel tüketim noktaları; asfalt üreticileri, hazır beton üreticileri, parke taşı üreticileri, beton boru üreticileri, prefabrik beton yapı elemanları üreticileri, altyapı firmaları, belediyeler ve karayolları, inşaat ve taahhüt firmaları olarak sayılabilir.

Agrega işletmeleri, Maden Kanunu gereği her yılın Nisan ayı sonunda faaliyetlerine ilişkin bir beyan veriyor. O faaliyetler içerisinde her yıl yapılan faaliyetler beyan ediliyor. 2014’ün verileri henüz açıklanmamakla beraber ülke genelinde 450 milyon tonun üzerinde bir agrega üretimi söz konusu.

Bu üretimlerin dışında kamu kurumlarının kendi ihtiyaçlarına yönelik MİGEM’den (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) aldıkları bir hammadde üretim izni bulunuyor. Örneğin Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bir bölgede yol yapacağı ya da bakım onarım yapacağı zaman o bölgeye yakın bir yerde aldıkları üretim izniile malzeme ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu üretimler 450 milyon tonun içerisine dâhil edilmiyor. Çünkü bu faaliyetlerden sağlıklı bilgi alınamıyor. Üretimler genellikle taşeron sistemiyle çalıştırıldığı için kayıt altında tutulamıyor. Bunun dışında müteahhitler kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra ürettiği agregayı piyasaya da sattığı yönünde duyumlar alınıyor. Daha da önemlisi kamu kurumu faaliyeti ve bir anlamda geçici faaliyet olması gerekçesiyle hiçbir çevresel önlem almadan çalışılan işletmeler konumunda. Belediyeler ve özel idarelerin de bu kanundan yararlanarak agrega işletmeciliği yapar hale geldikleri ifade edilebilir. Kamu kurumlarının mevcut işletmelerden malzeme temin etmeleri çok daha ucuza mal olacağı belirtilirken bugün piyasada tonunu 6-7 liradan agrega temin etmek mümkün.

AGÜB’ün günümüzde 45 üyesi bulunuyor

Ülke genelindeki agrega işletme sayısına bakıldığında MİGEM verilerine göre 2.000 üzerinde ruhsatın, 1.000’e yakın da fiili işletme sayısının olduğu belirtiliyor. İstanbul’da ise yaklaşık 50 işletme bulunuyor.

Başta inşaat sektörü olmak üzere çeşitli kullanım amaçlarına yönelik agrega üreticileri, sektördeki kaliteyi yaygınlaştırmak, yerel yönetimler ve kamuyla yaşanan sorunların çözümünü kolaylaştırmak amacıyla bir çatı altında toplanarak AGÜB’ü (Agrega Üreticileri Birliği) kurdu. 2001 yılı sonunda resmi kuruluş işlemlerini tamamlayan AGÜB’ün günümüzde 45 üyesi bulunuyor.

AGÜB Genel Sekreteri Mesut Erkan ile bir araya gelerek agrega sektörüne dair kapsamlı bir sohbet gerçekleştirdik.

“2012 yılında İstanbul’da 46,5 milyon üretim, 56 milyon ton tüketim gerçekleşti”

İstanbul genelinde üretilen ve tüketilen agrega miktarı ne kadar?

2012 yılında yaklaşık 46,5 milyon ton civarında bir üretim oldu. 2012 yılında İstanbul’da kullanılan agrega miktarı ise 56 milyon ton olarak gerçekleşti.

Üretimin dağılımına bakıldığında yaklaşık 3’te 1’i alt temel malzemesi ve satıh  kaplaması da dâhil olmak üzere yol işlemlerinde kullanılıyor. Geri kalan kısmı da hazır betonda kullanılıyor. İstanbul’da yalnızca hazır beton üretimi için gerekli agrega miktarı 2012 yılında 47 milyon 348 bin 104 ton olurken ASMÜD (Asfalt Müteahhitleri Derneği) verilerine göre 2012 yılında İstanbul’da asfalt için kullanılan agrega miktarı 5 milyon tondu.

2012 yılında İstanbul’da 11 milyon ton dolgu agregası kullanıldı

Dolgu amaçlı kullanılan agrega miktarının toplam tüketilen agrega miktarı içindeki payının genel ortalamada yüzde 20 olduğu varsayılıyor. Buna göre 2012 yılında yaklaşık 11 milyon ton dolgu agregasının inşaat temellerinde, yol altyapı temellerinde, kanal dolgu işleri vb. işlerde kullanıldığı tahmin ediliyor.

İstanbul pazarına hizmet eden agrega üretim bölgeleri hakkında bilgi verir misiniz?

İstanbul Avrupa yakasının agrega ihtiyacını karşılayan 3 kaynak bulunuyor; Çatalca, Cebeci ve Cendere bölgeleri. Çatalca bölgesinde agrega ruhsat sahasında yapılmış sondaj çalışmaları ve jeolojik etütler neticesinde elde edilen veriler doğrultusunda rezerv miktarının yaklaşık 10-15 yıllık süre içinde biteceği öngörülüyor.

Cebeci bölgesinde üretimler birbirine komşu 15 ayrı sahada sürdürülüyor. Avrupa yakasının agrega ihtiyacının yaklaşık yüzde 50’lik bölümünün sağlandığı bölgede ruhsat sahalarındaki faaliyetlerin birleştirilememesi nedeniyle yaklaşık 100 metrelik dev şevler oluştu. Üretimin bu şekilde devam etmesi halinde yakın gelecekte birçok işletmenin teknik açıdan işletme sorunları yaşayacağı ve rezervlerini işletemez noktasına geleceği öngörülüyor.

“Cendere bölgesinde yeni izin alınması süreçlerinde sıkıntılar yaşanıyor”

Cendere bölgesinde faaliyetlerin tamamı muhafaza ormanı statüsündeki ormanlık alanlarda sürdürülüyor. Bu nedenle orman idaresinde yeni izin alınması süreçlerinde sıkıntılar yaşanıyor.

Anadolu yakasında ise agrega ihtiyacını Ömerli ve Gebze bölgeleri karşılıyor. Ömerli bölgesinde faaliyetlerin tamamı ormanlık alanlarda yürütülüyor. Orman idaresinden yeni izin alınmasıyla ilgili süreçlerde çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. Bölgede faaliyetlerin devamlılığı izinli alanların genişletilmesiyle mümkün olacak.

Gebze bölgesine bakıldığında kentleşme, sanayileşme ve otoyol arasında kalmış vaziyette. Kocaeli Valiliği, il genelindeki madencilik faaliyetlerinin tamamının yeni belirlenecek alanda sürdürülmesi için çalışmalarına devam ediyor.

Mega projelerin agrega üretimine olan etkisi

Sektörün üretim kapasitesi artıyor mu?

10 yıl sonra üretimin 1 milyar ton mertebelerine ulaşacağını öngörüyoruz. Bu rakam 5-6 yıl önce 250 milyon ton mertebesindeydi. Avrupa’ya baktığımızda fert başına 7 ton civarında agrega ihtiyacı bulunuyor. bizim gibi yeni yapılaşmaya ihtiyaçları olmamasına rağmen  7 ton/kişi olan tüketim ülkemizde 5-6 ton arasındadır. Ülkemize baktığımızda sadece 3. Boğaz Köprüsü’nün ayaklar ve tabliye betonuna 5 milyon ton civarında agrega gerekiyor. Kuzey Marmara Otoyolu projesinde 3,5 milyon ton agrega kullanılması planlanıyor. 3. Havaalanı projesinin 2018 yılına kadar olan agrega ihtiyacı ise 12 milyon olarak dikkat çekiyor.

Bunların dışında kentsel dönüşüm projelerinin de agrega ihtiyacı var. İstanbul’da ilk etapta 1,5 milyon konutun yıkılması planlanıyor. Kabaca bir hesapla konut başına 100 ton agrega desek 150 milyon ton gibi bir rakama tekabül ediyor. Son 3 yıllık süreçte riskli yapı ilan edilen 62 bin 317 bağımsız birimin yıkımı sonucunda ortaya çıkan moloz miktarının 15,5 milyon ton olacağını düşündüğümüzde bu molozlarda kullanılan agregaların büyük bölümünün günümüz beton standartlarına uygun olmayacağı ve molozların geri dönüşüm sonucunda ancak dolgu agregası olarak değerlendirilebileceği öngörülüyor. Belirlenen miktar ise İstanbul’un yaklaşık 1 yıllık dolgu agregası ihtiyacına tekabül ediyor.

Gelecek yıllarda İstanbul’da tüketilecek tahmini agrega miktarları

Yıl

Agrega tüketimi-ton

2014

71.885.000

2015

79.073.500

2016

86.980.850

2017

95.678.935

2018

105.246.829

2019

110.509.170

2020

116.034.628

2021

121.836.360

2022

127.928.178

2023

134.324.587

Bütün bu veriler dikkate alındığında mevcut işletmelerin kapatılması, faaliyetlerinin kısıtlanması yerine, doğru yöntemler ile ve yasal yaptırımlar çerçevesinde rezervlerinin tüketilinceye kadar çalışmalarının sağlanması, ayrıca yakın gelecekteki agrega ihtiyaçlarının temini için alternatif kaynakların oluşturularak korunması gerektiğine bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.

“Kaliteli yol ve sağlıklı bina yapacaksanız bu malzemeyi üretmeye mecbursunuz”

Türkiye’nin agrega ihtiyacını temin etme noktasında dernek olarak çözümleriniz nelerdir?

Bugüne kadar yapılan toplantılarda sık sık, su havzaları yerleşim bölgeleri için ne kadar önemli kaynaklarsa yeraltı kaynaklarının da aynı şekilde korunması gerektiğini dile getirdik. Agrega, sürekli ihtiyaç olan bir malzeme olduğu için bunun alternatif alanlarının da oluşturularak koruma altına alınması, üzerine şehirleşme kurulmaması gerekiyor. Aksi takdirde kaos kaçınılmaz olacaktır. Daha kaliteli bir yaşam sürmek istiyorsak agrega olmazsa olmazdır. Üretim yapılırken de yasa ve yönetmeliklerin her işletmeye aynı şekilde uygulanması şart. Yapılan denetimler sırasında üretimini düzgün yapanla yapmayanı ayıracak birtakım kriterlerin olması gerekiyor. Özellikle kamu kurumlarının işletmeleri kademe oluşturulması, toz yayılımı gibi konularda fazla denetimden geçmiyorlar.

Bir maden mühendisi olarak tezat oluşturmak istemem ancak, örneğin altın üretiminin tıp, sanayi ve teknolojik kullanımı dışında en az yüzde 95’inin mücevherat ve yatırım aracı olduğu düşünüldüğünde, kamu ihtiyaçlarının karşılanması anlamında agrega, bana göre altından daha değerlidir. Siz çağdaş yaşam gereği kaliteli yol ve sağlıklı bina yapacaksanız,  bu malzemeyi üretmeye mecbursunuz.

Taş ocağı işletmecileri çevreye duyarlılık konusunda ne gibi çalışmalar yapıyor?

İşletmelerin en büyük sıkıntısı toz. Artık tozun çıktığı alanlar özel bir kapalı alan içerisine alınıyor ve içeride de jet filtreler vasıtasıyla toz biriktirilip alınıyor. Bu sistem öncesinde ortamı nemlendirecek kadar su püskürtülüyordu. Zaten uzun yıllardır faaliyet gösteren işletmelerde artık düşük kotlarda çalışılıyor ve tozun yukarı kalkacak derecesi olmuyor. Bunun dışında artık birçok işletmede işletme alanına kadar asfalt yapıldı. İnsanlar kendi ihtiyaçlarından yola çıkarak bu tür yatırımları yaptılar.

Madencilik sektöründe bir ormanı ortadan kaldırdığınızda çevredeki insanların tepkisiyle karşılaşabiliyorsunuz. Bu arazilerin hepsi dönüştürülebilir, rehabilite edilebilir araziler. Eğer doğru yöntemlerle madeni çıkarıp tekrar ağaçlandırırsanız o arazi 20-30 sene sonra eski haline gelebilir.

“İş kazalarını sıfıra indirgemeyi hedefliyoruz”

Üyeleriniz iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar hassas davranıyor?

Yasal zorunlulukların getirdiği yaptırımların artması ve iş güvenliği kültürünün eskiye oranla biraz daha benimsenmesi ile birlikte üyelerimiz daha dikkatli olmaya başladılar. Bu tür disiplinlerin de sektörde yer alması çok önemli. Taş ocaklarında çeşitli kazalar gündeme geliyor ancak hedef elbette bunları sıfıra indirgemek.  Bu konuda çalışmalar yapılıyor. Yasal zorunluluklar da devreye girdiği için iş sağlığı ve güvenliği konusu tamamen yoluna girecektir diye düşünüyoruz.

Sektörün kanuni açıdan ihtiyaçları nelerdir?

Son dönemde çıkarılan yasalarda sektörü sıkıntıda bırakan bir değişiklik yapıldı. 2010 yılında Maden Kanunu’nda yapılan değişiklik kapsamında her şehre kendi il sınırları içerisinde agrega üretilebilecek alternatif alanların belirlenmesine yönelik bir yetki verildi. Bu çalışma yeni talep edilen ruhsatlar için olması gerekirken, mevcut işletmelerin de faaliyetlerinin sonlandırılması yada kısıtlanması olarak algılandı. 18 Şubat’ta yayınlanan kanun değişikliğinde mevcut işletmelerin de kapatılarak, belirlenen alanlarda çalışılmasına yönünde bir madde kondu. Eğer mevcut işletmeler kapatılarak belirlenen yeni alanlara taşınması zorlanırsa ciddi anlamda malzeme sıkıntısı yaşanacak. Diğer yandan belirlenecek bu alanlardaki formasyonun beton ve asfalt agregasına uygun olabilmesi için belli fiziksel ve kimyasal özelliklerinin olması gerekiyor. Bu özellikleri de her bölgede bulamazsınız. Yerel idarelerde bunun bilincinde fakat bir ortak nokta bulunamadı. Şimdi İstanbul’a en yakın yer olarak Trakya bölgesi gözüküyor. Böyle bir durumda malzeme maliyetinin yanı sıra nakliye maliyeti de doğacak. Daha da önemlisi yüklü miktardaki bu malzemenin taşınması sırasında oluşacak trafik yoğunluğu başlıbaşına sorun olacaktır. Ayrıca açılmış mevcut ocaklar varken yeni bir alanı deforme etmek de doğru değil. Her kanunda olduğu gibi mevcut çalışanların kazanmış olduğu haklar ve oradaki yatırımlar var, bunların da korunması gerekiyor.

Üyelerinizden iş makinesi sektörüne yönelik mesajlar var mı?

İş makineleri taş ocaklarının eli, ayağıdır. Mobil makineler ile birlikte kırma-eleme tesisleri bu iş kolunun olmazsa olmazdır. Üyelerimiz makinelerin alım maliyetine, servis hizmeti ve yedek parça bulunabilirliğine önem veriyor. Buradan hareketle biz de makine firmalarıyla bir araya gelip sektöre hizmet adına neler yapabiliriz, bunlar tartışılabilir.

Taş ocaklarında kullanılan iş makinelerini, marka ve değerleriyle birlikte dosyamız için derledik...

CASE

Türkiye’de bir Koç Holding firması olan TürkTraktör tarafından temsil edilen Case’in taş ocaklarında kullanılan başlıca lastikli yükleyici modelleri 821F, 921F ve 1021F olarak sıralanıyor. Üretkenlik, yakıt verimliliği, bakım kolaylığı ve operatör konforuna odaklanılarak tasarlandığı belirtilen Case lastikli yükleyici serisi, her türlü çalışma alanında sahiplerine çözüm ortağı olmayı hedefliyor.

İtalya’da üretimi yapılan bu gelişmiş teknoloji ürünü lastikli yükleyicilerde, grup şirketlerinden olan Fiat Power Train’in ürettiği yeni nesil verimli motorlar kullanılıyor. Optimize edilmiş bir yanma sıcaklığı ile çalışan motorlar yakıt tüketimi konusunda yüksek verim sağlıyor. Kontrol paneli üzerinden yapılan işin ihtiyacına bağlı olarak seçilebilen 4 farklı motor modu, operatöre makineyi daha yüksek verimlilikle kullanma imkânı verdiği gibi yakıt tüketimini de en düşük seviyelere indirgiyor.

Makinenin en ağır komponentlerinden biri olan motor, serideki ürünlerin neredeyse tamamında makinenin en arka bölümüne yerleştirilmiş. Böylece makine üzerinde daha az karşı ağırlık kullanılarak ağırlık merkezi optimize ediliyor ve kaldırma kapasitesi arttırılıyor. Bu sayede sınıfının en üst düzey devrilme yüklerine sahip olan makineler, daha seri çalışıyor ve yüksek kova kapasiteleriyle birim zamanda daha fazla üretim yaparak makinenin yatırım geri dönüş süresini oldukça kısaltıyor.

Motor ile kabin arasında yer alan küp şeklinde tasarlanmış radyatör sistemi her yönden temiz havayı alıyor ve radyatörlerin geniş yüzeylerinden geçirerek soğutmayı optimize ediyor. Makinelerde standart olarak sunulan ters fan özelliği ile de radyatörlerin temizliği kolayca yapılabiliyor.

Zorlu şantiye koşulları için tasarlanmış olan “Z Bar” yükleyici kol sistemi makinelerde yüksek koparma gücü sağlıyor. Hidrolik sistem kısa sürede kova toplama ve boşaltma yapabiliyor ve az zamanda çok daha fazla yükü taşıma ve böylece çok daha fazla iş yapabilme imkânı sunuyor.

Makinenin performansına katkı yapan bu unsurların yanında Case lastikli yükleyici serisindeki en önemli tasarım felsefelerinden biri de operatör konforu olarak vurgulanıyor. Geniş iç hacmi sayesinde çok rahat bir çalışma alanına sahip olan operatör, rahat ulaşılabilen kumanda paneli sayesinde makineyi oldukça rahat şekilde kontrol edebiliyor. Geniş görüş açısı ile makinenin hem ön hem de arka kısmına hâkim olan operatör, yüklemelerde kova yanaşma mesafesini hızlı ve emniyetli bir şekilde ayarlayarak daha rahat çalışıyor ve birim zamanda daha fazla üretim yapabiliyor.

Case’in Japonya menşeli CX370C ve CX470C ME paletli ekskavatörleri, taş ocaklarının yoğun temposunda ihtiyaç duyulan güç, dayanıklılık ve güvenlik ihtiyaçları kapsamında birçok özelliğe sahip bulunuyor.

Taş ocaklarında sert darbelere ve yüklere maruz kalan bom ve arm’ın dayanıklılığı hayati önem taşıyor. CX370C’in ağır hizmet tipi bom ve arm’ı, daha kalın çelik sac ve özel bir kaynak metodu kullanılarak güçlendirilmiş.

Yoğun hafriyat (mass excavation) konfigürasyonuna sahip olan CX470C ME modelinde kazı gücünü en üst düzeye taşımak amacıyla güçlendirilmiş daha kısa bom ve arm ile birlikte daha büyük kova silindirleri kullanılıyor. Standart modelde 2 metreküp olan kova kapasitesi ME modelinde 3 metreküpe kadar çıkabiliyor. Ağır hizmet tipi yürüyüş takımı, daha uzun komponent ömrü ve düşük bakım masrafı sağlıyor.

Verimli Isuzu motorlar, gelişmiş hidrolik pompa kontrolü ve enerji tasarrufu sağlayan 5 yeni sistem iş ve yakıt verimliliğini arttırıyor. Operatör levyelere 5 saniye dokunmadığında motoru otomatik olarak rölantiye düşüren ‘Auto Idle’ ve 3 dakikadan uzun süre aktivite olmadığında motoru tamamen durduran ‘Idle Shutdown’ özellikleri bu makinelerdeki yakıt tasarrufunu bir adım öteye taşıyor.

C Serisi Case ekskavatörlerdeki yeni akıllı hidrolik sistem ile performans ve üretkenlik konularında önemli gelişmeler sağlanmış. Kaldırma kapasitesi arttırılırken iş çevirim süreleri kısaltılmış. Makinelerin çalışma ağırlıkları da arttırılarak ekstra kazı gücü ve denge kazandırılmış.

ROPS ve FOPS güvenlik standartlarındaki Case kabinleri operatörlere düşük titreşimli, gürültüsüz, konforlu ve ergonomik bir ortam sunuyor. Joystickler 4 farklı pozisyonda ayarlanabiliyor. Renkli geniş monitör üzerinden izlenebilen geri görüş kamerası şantiye güvenliğini artırıyor.

Ürünlerle ilgili daha detaylı bilgi için www.caseismakineleri.com internet adresi ziyaret edilebilir.


CATERPILLAR

Caterpillar’ın 966 Serisi lastikli yükleyicileri, taş ocaklarının çetin koşullarında en sık karşımıza çıkan modeller arasında yer alıyor. Firma günümüzdeki değişken şantiye ihtiyaçları kapsamında müşterilerine üç farklı 966 modeli sunuyor: 966H, 966M ve 966M XE

Yeni M Serisi 966’larda Caterpillar’ın Stage IV egzoz emisyon standartlarındaki 9,3 litre hacmindeki üretken ve yüksek yakıt verimliliği sağlayan dizel motoru bulunuyor.

Serinin en son üyesi 966M XE, yüzde 25’i bulan daha yüksek yakıt verimliliği ile sektörde dikkatleri fazlasıyla üzerine çekecek gibi görünüyor. Bu performansın temelinde ise 966M XE’de kullanılan Sürekli Değişken Şanzıman (CVT - Continuously Variable Transmission) özelliği bulunuyor.

Caterpillar bu yeni sistemi sayesinde güç, her türlü çalışma koşulu altında şanzıman verimliliğini en üst düzeye taşıyacak şekilde, bir değiştirici birim (hidrolik pompa ve motor) ile birlikte buna paralel bir mekanik dişli hattı üzerinden iletiliyor. Böylece motor gücü sürekli olarak mekanik şekilde dişlilere iletilmiş olurken, tork kovertörde oluşacak ısı kayıpları da önlenmiş oluyor. Değiştirici birimin sürekli değişken dişli oranı, motorun yer hızından bağımsız olarak daha düşük devir aralıklarında çalışmasına imkân vererek yakıt verimliliği en üst düzeye taşınıyor. Aynı zamanda operatör dostu olan bu makinelerin özellikle kamyon yükleme operasyonlarında üstün performans gösterdiği belirtiliyor.

966M ve 966M XE modellerinin hidrolik sistemlerinde, kullanıcılara yeni avantajlar sağlayan önemli tasarım değişikliklerine gidilmiş. Ana hidrolik valf artık entegre sarsıntısız yürüyüş sistemli bir tek blok haline getirilmiştir. Tüm M Serisi modellerde bulunan tek blok tasarımı ağırlığı azaltıyor ve yüzde kırk daha az sızıntı noktasına sahip bulunuyor.

M Serisi’nin aksları en zor koşullarda güvenilir performans ve uzun ömür sağlayacak şekilde geliştirilmiş. Artı eksi 13 derece salınım yapabilen arka aks, dört tekerin yere basmasını sağlayarak dengeyi arttırıyor. Yeni “on-the-fly” disk tipi diferansiyel kilidi, zorlu zemin koşullarında çekişi arttırıyor.

966H, birinci sınıf bir kabinde benzersiz operatör konforu ve verimi sunuyor. Devrimsel elektro-hidrolik kontrol; kaldırma, yatırma ve ataşman kontrolü hareketlerinin parmak ucu ile zahmetsiz şekilde yapılmasını sağlıyor.

Efsanevi Caterpillar planet dişli powershift şanzıman, yakıt tasarrufu yapan tam otomatik 1-4 modunu kullanarak üretkenliği ve konforu artırıyor. 966H, daha yüksek yakıt verimi için ekipmanın gerektirdiği hidrolik akışı sağlamak üzere çalışma koşullarını otomatik olarak ayarlayan yük algılamalı bir hidrolik sisteme sahip bulunuyor.

Cat C11 motor, üretkenliği geliştirmek ve yakıt verimini artırmak üzere, tam yük altında dahi sabit net beygir gücü sağlayacak şekilde elektronik olarak ayarlanmış.

Motor Rölanti Yönetimi Sistemi (EIMS), motor devrini belirli bir zaman sonrasında düşürerek yakıt verimini arttırıyor. Bu sayede operatörler belirli uygulama gereksinimleri için rölanti devrilerini yönetme esnekliği kazanıyor. Dört rölanti kontrol devir seviyesi bulunuyor. Rölantideyken motor kapatma özelliği, makine önceden belirlenmiş bir süre boyunca rölantide kaldıktan sonra motoru otomatik olarak durduruyor.

Sektördeki ilk hidrolik hibrid ekskavatör olan yeni 336E L H, dönüş hareketinden geri kazanılan enerjiyi kullanarak aynı işi yapan güçlü 336D L modelinden yüzde 33'e kadar daha az yakıt tüketiyor.

336E L/LN H, bu yüksek yakıt tasarrufu ve performansı sağlamak için yapı taşı niteliğinde üç temel teknolojiden yararlanıyor:

·       Cat Elektronik Standartlaştırılmış Programlanabilir (ESP) pompa, yakıttan tasarruf etmek için hidrolik hibrid güç kaynakları, motor ve akümülatör arasında rahatlıkla geçiş yapıyor.

·       Cat Adaptif Kontrol Sistemi (ACS) valfi, makine hareketini kontrol etmek için kısıtlamaları ve akışları akıllıca yöneterek performansı en üst düzeye çıkarıyor ve böylece operatörler, ihtiyaç duydukları güce ve hassasiyete kavuşuyorlar.

·       Cat Hidrolik Hibrit Dönüş Sistemi, ekskavatörün akümülatörlerdeki üst yapı kule dönüş freni enerjisini tutuyor ve ardından dönüş hızlanması sırasında enerjiyi yeniden kullanıyor.

Bu yeni hidrolik hibrid sistem, taş ocaklarındaki ton başına maliyetleri düşürmenin basit, güvenilir ve düşük maliyetli bir çözümü olarak ön plana çıkıyor.

336E L H modelinde, yakıt verimliliğini yönetmeye yardımcı olan üç güç modu bulunuyor: Yüksek güç, standart güç ve ekonomi. Ayrıca, talep üzerine motor gücü ve motor rölanti kapatması olmak üzere iki ilave yakıt tasarrufu özelliği de sunuluyor. Otomatik Motor Devri Kumandası (AEC), makine hareketi durdurulduğunda motor devrini otomatik olarak düşürüyor. AEC sistemi, yakıt tüketimini ve sesi azaltmak için tasarlanmış. Düşük motor devirleri motorun ömrünü de artırıyor.

Motor rölanti kapatması, belirlemiş olandan daha uzun süre rölantide kalınması durumunda motoru otomatik olarak durduruyor ve böylece ciddi miktarda yakıt tasarrufu ve emisyon azalımı sağlıyor.


DOOSAN

Kullanıcısına değer katan makineler” vizyonu ile ürün hattını geliştirerek dünya pazarındaki konumunu güçlendiren Doosan, taş ocakları için de bu işin ihtiyaçlarına uygun özelliklere sahip lastikli yükleyici ve paletli ekskavatörleri ile hizmet sunuyor.

Doosan DL420 model lastikli yükleyicide, Common Rail motor ve güç aktarma organları ile hidrolik sistemin ideal uyumu sayesinde yüksek üretim kapasitesi sağlanıyor. DL420, akıllı hidrolik sisteminin kalbindeki iki adet değişken debili piston pompa aracılığıyla ihtiyaç duyulan debi ve basıncı sağlayarak en zor malzemeler için dahi yüksek güç ve penetrasyon imkânı tanıyor.

Motor, yüksek güç ve tork sağlayabildiği için hidrolik sistem de eş zamanlı hareketler için yeterli güç ve hıza sahip olabiliyor. Standart olarak sunulan limited-slip özellikli diferansiyeller, çekişin zayıf olduğu zeminlerde ekstra performans sunuyor.

Elektronik powershift şanzıman, ideal hıza ulaşmak için hassas ve uygun vites geçişleri sağlıyor. Yüksek kapasiteli şanzıman yağ soğutucusu sayesinde şanzıman istikrarlı şekilde, kesintisiz çalışabiliyor.

Hidrolik tahrikli soğutma fanı, motor ve şanzıman yağlarının sıcaklığına bağlı olarak sadece ihtiyaç anında çalışarak yakıt tasarrufu sağladığı gibi gürültü seviyesini de azaltıyor.

Düşük gürültü ve titreşim seviyelerindeki geniş kabindeki hava süspansiyonlu koltuk, klima, ergonomik kumanda kolları ve kontrol paneli operatörlerin bir iş makinasında arayacakları tüm konforu sunuyor.

42 ton sınıfındaki Doosan DX420LC paletli ekskavatör, yeni nesil DOOSAN Common Rail motor ve e-EPOS kontrollü hidrolik sistemin bir araya gelmesiyle performans/maliyet oranı açısından kullanıcılarına büyük oranda avantaj sağlıyor.

Ekskavatörün beyni olan e-EPOS (Elektronik Güç Optimizasyon Sistemi), kullanım kolaylığının yanı sıra başka avantajları da beraberinde getiriyor. Yakıt tüketiminin elektronik kontrolü ve otomatik devir düşürme özelliği yakıt tüketimini azaltıyor. Farklı ataşmanlar için hassas debi ayarı yapılabiliyor.

Sistemdeki güç ve çalışma modu seçenekleri, çalışma verimini ve yakıt tüketimini doğrudan etkiliyor. Operatör, yapacağı işe göre üç iki faklı güç modu (standart, power ve eco) arasında seçim yapabiliyor.

X kesitli alt şase ve D tipi üst şase yapısı, şoklardan kaynaklanabilecek bozulmalara karşı önlem sağlıyor. Güçlendirilmiş bom ve pim yatakları takviyeli arm, taş ocaklarındaki olası sert darbe ve streslere karşı mukavemeti arttırıyor.

Her yönden geniş görüş sağlayan kabindeki çok fonksiyonlu renkli LCD monitör, klima, ergonomik kontrol paneli, yormayan joystickler ve konforu koltuk çalışma verimini arttırıyor.


HITACHI

Zaxis 3 Serisi Hitachi paletli ekskavatörler, çevreye duyarlı Isuzu motor, gelişmiş Hitachi hidrolik teknolojisi, sağlam yürüyüş takımı ve ön ataşman yapıları ile ağır çalışma şartlarında dahi güç ve hızın ideal uyumunu sağlayarak kullanıcılarına yüksek verimlilik ve uzun ömür sağlayacak özelliklerde geliştirilmiş.

Taş ocaklarının güç ve dayanıklılık gerektiren sahaları için Hitachi’nin çalışma ağırlığı 32 ton ila 53 ton arasında değişen 6 farklı paletli ekskavatör modeli ön plana çıkıyor.

Zaxis 3 Serisi için geliştirilen HIOS III hidrolik teknolojisi, kolay kumanda edilebilirliğin yanı sıra hidrolik devrenin etkinliğini ve ataşmanların hızını arttırıyor. Hidrolik takviye ve gelişmiş bom resirkülasyon sistemleri, kol kapama ve kombine hareket hızlarını önemli oranda arttırıyor.

X tipi alt şasenin üst ve alt plakalarında kaynaklı dört plaka yerine tek parça plakalar kullanılmış. Kaynak gerektirmeyen bu yekpare yapı, genişletilmiş kesit bölmeleriyle takviye edilerek dayanıklılığı yüzde 45’e varan oranda arttırılmış.

Yürüyüş takımının dayanıklılığını arttırmak amacıyla alt ve üst makaraların ve üst makara braketlerinin boyutu büyütülmüş. Palet baklaları yeniden şekillendirilerek kalınlaştırılmış. Tamamen kapalı veya parçalı palet koruyucuları, araya taş girmesini ve zincirin yerinden çıkmasını önlüyor.

Zaxis 3 Serisi’nin kabinleri, operatörlerin yorulmadan, konforla çalışabileceği şekilde geliştirilmiş. Geniş görüş açısı, ayaklar için geniş alan, kısa strok levyeler, süspansiyonlu ve her yöne ayarlanabilir koltuk, tam otomatik klima, vb. özelliklerle uzun vardiyalar mümkün kılınmış.

Kabindeki çok fonksiyonlu renkli, geniş, LCD ekran üzerinden operatör yaptığı işe göre çalışma modunu seçebiliyor, arka görüş kamerasını izleyebiliyor, yakıt tüketimini ve bakım aralıklarını takip edebiliyor. Kullanılan ataşmanı değiştirirken ekran üzerinden yağ debisini istediği şekilde ayarlayabiliyor.


KAWASAKI

45 yıllık bir mühendislik ve tecrübenin ürünü olan Kawasaki lastikli yükleyicilerin taş ocakları için ön plana çıkan dört modeli bulunuyor: 80 ZV-2, 85 ZV-2, 90 ZV-2 ve yeni 95 Z7

ZV-2 modellerindeki Stage IIIA egzoz emisyon sınıfı Cummins motor, yüksek tork değerleri ile daha yüksek performans sağlıyor. Operatör yaptığı işe bağlı olarak güç ve yakıt ekonomisi modlarından birini seçerek daha verimli ve ekonomik olarak çalışabiliyor.

Rölanti yönetim sistemi, boş çalışma sürelerinde motor devrini düşürerek yakıt tasarrufu sağlarken; soğuk havalarda motor devrini yükselterek motor ısınma süresini kısaltıyor.

Tek levye ile kontrol edilen otomatik şanzıman, 2 ile 4 üncü vites aralığında ideal hızlarda çalışıyor. Helezonik vites yapısı ile daha düşük ses ve titreim seviyeleri sağlanıyor. Vites düşürme düğmesi, iş çevirim sürelerini kısaltıyor ve erken operatör yorgunluğunu önlüyor. Tork oranlamalı diferansiyeller kaygan zeminlerde çekişi arttırıyor.

Hazne dışına yerleştirilmiş kapalı tip ıslak frenler, aşırı yük koşulları göz önünde bulundurularak; uzun ömür ve kolay erişim sağlayacak şekilde tasarlanmış.

Özellikle yakıt tasarrufu ve konfor anlamında radikal gelişmelerin sağlandığı belirtilen yeni Z7 Serisinde teknolojik anlamda kayda değer değişiklikler sağlanmış. Motor, hidrolik sistem, MCI (ana kontrol sistemi), ön kol ataşmanı, kabin, uydu sistemi, kova ve daha birçok nokta yenilendi.

Hitachi ekskavatörlerde zor şartlarda yıllarca sorunsuz şekilde çalışan Isuzu motorlar artık Kawasaki 95 Z7 ve 115 Z7 modellerinde de kullanılıyor. Önceden hidrolik sistemde kullanılan dişli tip pompa, yerini pistonlu tip değişken debili pompaya bırakıyor.

Patentli “INTELLITECH” teknolojisi birçok önemli özelliği bünyesinde topluyor. Bunlar arasında; eş zamanlı kova toplama ve kaldırma (simuload), güç-ekonomi seçenekleri (power-economy mode), yeni kontrol sistemi (can bus system), 1-4 veya 2-4 arası otomatik vites seçimleri (automod), ani güç verici (quick power), kilitli kavrama (lock-up), çekiş kontrol sistemi (traction control), çalışma koşullarına ve yüke göre vites geçiş aralıklarını değiştirebilme (flexshift) sayılabilir.


HİDROMEK

Kullanıcıların farklı koşullardaki ihtiyaçları çerçevesinde tasarlanarak üretilen Hidromek GEN Serisi ekskavatörler arasında taş ocaklarında kullanım için özelleşmiş olan üç farklı tonajda makine bulunuyor: HMK 300 LC, HMK 370 LCHD ve yeni HMK 490 LCHD.

Bu makinelerin bom, arm, kepçe, yürüyüş takımı, alt ve üst şase olmak üzere tüm konstrüksiyonları ağır hizmet tipi olarak tasarlanıp üretilmiş. Bu sayede en zorlu iş koşullarında dahi kullanıcılara sorunsuz, kesintisiz ve yüksek verimle çalışma imkânı sunuluyor.

Çalışma şartlarının çok zorlu olduğu taş ocaklarındaki tehlikelere karşı GEN Serisi ekskavatörler birçok güvenlik özelliği ile donatılmış. ROPS ve FORS sertifikalı operatör kabini, kabin ön, üst ve yan koruyucu kafesleri (opsiyonel), yürüyüş sırasında otomatik olarak devreye giren standart geri görüş kamerası ve paletleri koruyan alt takım korumaları (opsiyonel) bunlar arasında sayılıyor.

Her üç model de, Avrupa Birliği Faz III-A egzoz emisyon yönetmelikleriyle uyumlu, çevre dostu Isuzu motorlar ile donatılmış. Bu güçlü ve sıra dışı motorlar, 6 silindirli 4 zamanlı, yüksek tork ve motor gücü değerlerine sahip, su soğutmalı, turbo şarjlı ve intercooler özellikleriyle taş ocaklarında ihtiyaç duyulan ekstra performansı her koşul altında sağlamakla görevlendirilmiş. Direkt yakıt enjeksiyonu ve intercooler özellikleri yakıt ekonomisi sağlamakla birlikte, daha verimli yanma sağlayarak motorun güç ve tork üretimini arttırıyor.

2 adet değişken deplasmanlı, yüksek kapasiteli eksenel pistonlu hidrolik pompa ile makine performansı ve pompa ömrü maksimize edilmiş. Negatif kontrol özelliği sayesinde pompa, istenildiği an istenildiği miktarda debi üretebiliyor. Artan yüke bağlı olarak pompanın ihtiyacı olan güçle, dizel motorun ürettiği güç en doğru şekilde eşlenerek motorun bayılmasının önüne geçiliyor. Güç modu modülasyonu ile çalışma koşulları da göz önüne alınarak en uygun motor devri ve pompa debisi eşlemesi sağlanıyor.

Taş ocakları gibi özellikle sökü işlerinin yoğun olarak yapıldığı şantiyelerde Hidromek GEN Serisi ekskavatörlerin yüksek koparma kuvveti değerleri, güçlü ve sağlam konstrüksiyonu ile birleşince ortaya yapılacak işin tam olarak hakkını veren, güvenilir, kullanışlı ve dayanıklı ürünler ortaya çıktığı ifade ediliyor.

Rejenerasyon özelliğine sahip valfler, bom ve arm hareketlerindeki kavitasyonu önleyerek hem hidrolik sistemin ömrünü hem de makinenin hızını arttırıyor. Ana kontrol valfinin dilimli yapısı sayesinde bakımı ve arıza durumda gerekli dilimin değiştirilmesi hızlı ve kolay bir şekilde yapılabiliyor.

Taş ocaklarında makinelerin en fazla zarar görmesi muhtemel yerleri yürüyüş takımları ve alt şasedir. HMK 300 LC, HMK 370 LCHD ve HMK 490 LCHD’de alt şase üzerinde yürüyüş makaralarının bağlandığı beşgen bağlantılar, şasenin mukavemetini, dolayısıyla ömrünü uzatıyor. Hidromek’in modern üretim tesislerinde yüksek teknolojiyle üretilen ağır hizmet tipi konstrüksiyonun, fabrika bünyesinde hassas kalite kontrol aşamalarından geçtiği belirtiliyor.

Uzun paletler ve her bir paletteki 9’ar adet yürüyüş makarası makineye çalışabileceği dayanıklı ve geniş bir platform sağlayarak daha dengeli çalışma imkânı sağlıyor. Her bir paletteki üçer adet makara muhafazası, palet zincirlerini doğru istikamette tutarak zincirlerin ve yürüyüş makaralarının aşınmasının önüne geçiyor.

Taşıyıcı makara her türlü zeminde çalışmaya uygun yapıda üretilmiş. Yürüyüş makarası ve istikamet tekerlerinin sızdırmazlığı “life-time” keçelerle sağlanmış ve bakım gerektirmeyen yapıları ile en ağır işlere uygun hale getirilmiş. Greslenerek sızdırmazlığı sağlanmış olan palet pim ve burçları, zincir sesini azaltırken palet ömrünü uzatıyor. Üç tırnaklı, 600 milimetre genişliğindeki palet baklaları, üzerlerindeki deliklerle kendi kendilerini temizleme özelliğine sahip bulunuyor.

GEN Serisi operatör kabinleri en zor koşullarda operatöre konforlu ve güvenli bir çalışma ortamı sağlayarak çalışması için özenle tasarlanmış. Taş ocaklarında operatörün maruz kaldığı titreşim seviyesini azaltmak için kabinde 6 adet silikon viskoz takozu bulunuyor. Açılabilen ön camlar operatöre mükemmel bir görüş açısı sağlayacak şekilde tasarlanmış.

Operatör koltuğu ve ön konsol çalışma konforunu arttırıyor. Operatörün uzun saatler boyunca yüksek performansta, yorulmadan ve konforlu bir şekilde çalışabilmesi için tasarlanan, 9 değişik pozisyonda ayarlanabilen koltuk, standart donanım olarak sunuluyor. Ayrıca joystick konsolu ve koltuğun birbirinden bağımsız olarak hareket edebilmesi, operatörün vücut yapısına göre en uygun pozisyonda uzun süreler çalışabilmesini sağlıyor. Kabin içerisindeki yüksek kapasiteli klima sayesinde operatörler, en sert hava koşullarında bile istedikleri sıcaklıkta çalışma ortamına sahip oluyorlar.


HYUNDAI

Hyundai 9 Serisi lastikli yükleyiciler ve paletli ekskavatörler, birbiriyle tam uyumlu çalışan dünyaca bilinen ana komponentler kullanılarak; mermer, maden ocakları ve taş ocakları gibi en zorlu çalışma koşullarında dahi uzun yıllar azami verim ve performans sağlayacak şekilde üretilmiş.

Hyundai 9 Serisi lastikli yükleyiciler, operatöre sunulan çalışma (motor güç), şanzıman ayırma ve vites geçiş gibi farklı mod seçenekleri ve piston tipi pompa kullanımı sayesinde her işe uygun güç kullanımı ve dolayısıyla daha yüksek yakıt verimliliği sağlayabiliyor. Cummins motor, ZF şanzıman ve aks ile gelişmiş hidrolik sistem makinanın azami performans göstermesini sağlıyor.

Tam otomatik şanzıman, çalışma şartlarına bağlı olarak 4 adımlı geçiş modu sunuyor: Manuel, hafif, normal ve ağır. Şanzımanın geliştirilmiş kavrama kontrolü ve azaltılmış vites değiştirme şoku sürüşü kolaylaştırıyor.

HL780-9 modelindeki hidrolik olarak kilitlenebilen ön diferansiyel ve sınırlı kaydırmalı arka diferansiyel (HL760-9 ve HL770-9 modellerinde konvensiyonel), taş ocaklarının zorlu ve değişken zemin koşullarında yüksek çekiş ve kolay sürüş imkânı sağlıyor.

Geniş ve ferah operatör kabini, geniş görüş açısı, ısıtmalı koltuk ve yan aynalar da uzun çalışma saatlerinde yüksek operatör konforu için dikkat çeken özellikler olarak ön plana çıkıyor. Geri görüş kamerası, ağırlık ölçme sistemi, bom – kova pozisyonlama sistemi ve ters yönde dönebilen soğutma fanı gibi birçok özellikte 9 Serisi yükleyicilerde standart olarak sunuluyor. Renkli LCD ekran üzerinden makinanın tüm değerleri okunabilirken, uydu takip sistemi üzerinden de makinanın kontrolü gerçekleştirilebiliyor.

Hyundai 9 Serisi paletli ekskavatörlerdeki gelişmiş bilgisayar destekli güç optimizasyon sistemi (CAPO), motor ve pompa gücünü yapılan işe göre ayarlayarak yüksek çalışma performansı ve yakıt ekonomisi arasında ideal bir denge sağlıyor.

Kule dönüş öncelik sistemi, power boost sistemi, farklı çalışma modları ve arm rejenerasyon sistemi azami güç ve yakıt performansı sunuyor. Otomatik rölanti modu, şifreli çalıştırma ve tesisata gelen debi ayarları kabin içerisindeki ekran üzerinden ayarlanabiliyor.

Dayanıklı kutu kesitli şase, ağır hizmet tipi yürüyüş takımı ve güçlendirilmiş bom/arm ile taş ocaklarının sert koşullarında dahi kesintisiz çalışma ve uzun ömür vaat ediliyor.

ROPS ve FOPS güvenlik standartlarına sahip olan kabin, özel koruma ızgaraları ile takviye edilmiş. 7 inçlik LCD ekran üzerinden makinenin tüm değerleri okunabilirken, süspansiyonlu koltuk, tam otomatik klima ve ergonomik kumandalar operatörün çalışma ofisindeki konforunu artırıyor.

9 Serisi Hyundai iş makinalarının çalışma modları, motor çalışma saati, arıza kodları gibi detaylı bilgileri Hi-Mate uydu takip sistemi ile internet üzerinden izlenebiliyor. Yine Hi-Mate üzerinden makinelerin konumu takip edilebiliyor.

Ürünlerle ilgili daha detaylı bilgi için www.hmf.com.tr internet adresi ziyaret edilebilir.


JCB

Kazıcı yükleyici, telehandler ve diğer kompakt ürünleri ile sektörde önemli bir pazar payına sahip olan JCB, geniş lastikli yükleyici ve paletli ekskavatör ürün hattıyla taş ocağı sahipleri için de önemli bir çözüm ortağı oluyor.

467ZX, 456eZX ve 437ZX model lastik tekerlekli yükleyicileri, JCB’nin taş ocaklarında çalışmaya en uygun makinaları olarak ön plana çıkıyor.

Her üç modelde de yüksek güç ve tork üreterek kısa iş çevrim süreleri ve düşük yakıt tüketimi sağlayan dayanıklı motorlar kullanılıyor. Sınırlı kaydırmalı akslar, her türlü zemin koşullarında üstün çekiş ve sürüş hâkimiyeti sağlıyor. Akıllı, yüke duyarlı hidrolik sistem, iş verimliliği en üst düzeye taşırken, yakıt tüketimini azaltıyor.

Sağlam şase yapısı ve hareketli kısımlarda kullanılan büyük çaplı pim ve burç bağlantıları ve ekstra keçeler, makina ömrünü uzatıyor. Yüksek koparma kuvvetleri, düz ve tam dönüş devrilme yükleri daha yüksek üretim kapasitesi sağlıyor.

Geniş ve ferah kabinde operatörün konforunu artıran ergonomik kullanım, kontrol ve izleme ekipmanları bulunuyor. Operatöre sağlanan geniş çevre görüş açısı, verimlilikle birlikte iş güvenliği açısından büyük avantaj sağlıyor.

Erişim kolaylığı, tüm bakım ve kontrollerin daha hızlı ve emniyetli bir şekilde yapılabilmesine olanak tanıyor. Böylece makinaların daha uzun süre aktif olarak işte kalmaları sağlanıyor. Tek yüzlü, geniş petek aralıklı radyatör, daha iyi bir soğutma sağlarken aynı zamanda kolay temizlik imkânı da sunuyor.

Ocak içi ve ürün yüklemelerine uygun fonksiyonel yükleyici kovaları ile donatılan bu makinalarda, ihtiyaca özel çeşitli kova seçenekleri de sunuluyor.

JCB, taş ocaklarının zorlu çalışma koşullarındaki çeşitli kullanıcı ihtiyaçlara yönelik olarak JS360LC, JS290LC ve JS220LC model paletli ekskavatörlerini sunuyor.

Sonlu elemanlar analiz yöntemi kullanılarak tasarlanan tüm bu ekskavatörlerin şase, bom ve armları, taş ocağı gibi ağır çalışma koşullarına sahip işletmelerde yüksek mukavemet sağlayarak makina ömrünü uzatıyor. Bu modellerin yürüyüş ekipmanları da son derece kaliteli ve dayanıklı olacak şekilde üretilmiş.

Yüksek motor gücü ve hidrolik kapasite, koparma kuvvetini artırırken, hızlı kule dönüşü makinaları daha verimli hale getiriyor. Rejeneratif hidrolik sistem ile bom ve arm silindirlerindeki yastıklama sistemi, yakıt ekonomisi sağlıyor ve kullanım konforu ile makinanın ömrünü arttırıyor.

Dört farklı çalışma modu, operatörün anlık iş ihtiyaçlarına göre seçim yapmasına olanak sağlıyor. İyi tasarlanmış pompa ve ana valfler, yakıt ekonomisi, yüksek kapasite ve güç ihtiyaçlarını aynı anda karşılayabiliyor.

JCB marka ekskavatörlerde kullanılan özel filtre sistemleri sayesinde hidrolik yağ değişim aralıkları 5.000 saate kadar uzatılıyor. Yine JCB markasına özel pim burç yapısı ile normal kullanımlardaki gresleme işlemi 1.000 saatte bir yapılabiliyor. Bunlara ek olarak, kolay ulaşılabilir filtreler ve kontrol noktaları, günlük bakım ve denetim işlerinin kısa zamanda yapılmasını ve zamandan tasarruf edilmesini sağlıyor.

JCB ekskavatörlerin büyük kabin camları ve düşük kaput yükseklikleri, daha iyi görüş alanı sağlıyor. Ergonomik ve konforlu kabin, operatörün güvenli ve performans kaybı yaşamadan çalışmasını sağlarken ve makinasına olan bağlılığını artırıyor.

JCB, ekskavatörler için ürettiği birçok ataşman çeşidiyle, taş ocağı uygulamalarında daha fonksiyonel ve daha üretken çözümler sunabiliyor.

JCB marka lastik tekerlekli yükleyicilerde ve ekskavatörlerde standart olarak sunulan JCB LiveLink Uydu Takip Sistemi, makinaların tüm performans ve kullanım özelliklerinin uzaktan denetlenmesini ve raporlanmasını sağlayarak verimlilik ve güvenliğin artırılmasına, maliyetlerin de azaltılmasına katkıda bulunur.


KOBELCO

Sadece kazma kapasitesi değil, yakıt verimliliği de yüksek olan ekonomik ekskavatörler yaratma vizyonunun bir ürünü olan Kobalco’nun yeni ACERA GEOSPEC Serisi’nin 37 ve 52 tonluk SK 350LC-8 ve SK 500LC-9 modelleri Türkiye’deki taş ocakları için ön plana çıkıyor.

Sürekli gelişim, ekonomi ve çevre hassasiyetini vurgulayan Kobelco, ürünlerinde bu başlıklar altında birçok özellik sunuyor.

Yüksek verimli, elektronik kontrollü, Common Rail yakıt enjeksiyonlu dizel motor, orta ve düşük devirlerde yüksek tork üretiyor. Her iki modelde de yanma esnasındaki oksijen konsantrasyonunu korumak için hava emiş sıcaklığını düşüren soğutmalı EGR sistemi bulunuyor Daha yüksek egzoz emisyon standartlarındaki SK 500LC-9 modelinde ise ayrıca değişken geometrili turbo şarj ve dizel partikül filtresi (DPF) bulunuyor.

Hidrolik sistemde kontrol valf supulundan bağlantılarına kadar tüm bileşenlerindeki basınç kaybını önlemek için kapsamlı çalışmalar ve geliştirmeler yapılmış. Bu uygulama, yüksek verimli pompa ile birlikte enerji kaybının en düşük seviyeye indirilmesini sağlamış.

GEOSPEC Serisi makineler kullanımı daha da iyileştirerek, hassas ve kombine hareketleri kolay ve yumuşak şekilde gerçekleştirmek için çeşitli sistemlere sahip bulunuyor. Elektronik aktif kontrol sistemi, arm rejenerasyon sistemi, bom indirme sistemi, değişken kule dönüş öncelik sistemi, dönüş sarsıntı önleyici sistemi, vb.

Yeni SK 500LC-9 modelinde, mevcut H ve S çalışma modlarına ek olarak, yüzde 13’e varan oranda ekstra yakıt tasarrufu sağlayan ECO mod seçeneği de bulunuyor. Otomatik rölanti özelliği, makinanın kullanılmadığı anlarda ekstra yakıt tasarrufu sağlıyor.

Yüksek yürüyüş torku sayesinde eğimli ve bozuk arazilerdeki manevralarda akıcı yürüyüş imkânı sağlanıyor. Güçlü kule dönüş torku, daha verimli çalışmak için daha seri hızlanma ve yavaşlama avantajı sunuyor.

Yüksek kazı gücü sağlayan bom ve arm’da güçlendirilmiş yapı, yeni modellerde standart bir özellik olarak sunuluyor. Tüm bağlantı noktalarında dövme ve döküm parçalar kullanılmış.

Kobelco ekskavatörlerin düşük gürültü ve titreşim seviyesine sahip büyük kabinleri; geniş görüş açısı ve uzun diz mesafesi ile operatörlere ferah bir çalışma ortamı sunuyor. Kabin, devrilme veya taş düşmesine karşı ekstra güvenlik sağlayan ROPS ve FOPS standartlarına sahip bulunuyor.


KOMATSU

Motor, hidrolik ve elektronik bileşenler gibi tüm ana parçalarını kendi bünyesinde geliştirerek üreten Komatsu; taş ocaklarının zorlu ve yıpratıcı koşullarında yüksek üretkenlik, düşük yakıt tüketimi ve uzun kullanım ömrü sağlayan lastikli yükleyici ve paletli ekskavatörler sunuyor.

Komatsu lastikli yükleyici ailesinin WA470-6 ve WA480-6 modellerine Türkiye genelindeki taş ocaklarından sıklıkla rastlamak mümkün.

·       Çift modlu motor gücü seçim sistemi

WA470-6 ve WA480-6 modelleri seçilebilir iki çalışma modu sunuyor: E ve P modları. Operatör, yaptığı işe bağlı olarak seçim düğmeleri vasıtasıyla makinanın performansını ayarlayabiliyor.

o   E modu genel yükleme işleri için azami yakıt verimliliğini sağlıyor.

o   P modu zorlu kazı çalışmaları veya tepe tırmanışları için azami güç sağlıyor.

·       Lock – up tork konvertörü

Makinelerde isteğe bağlı olarak sunulan Komatsu tasarımlı lock-up konvertörü, yükleme, taşıma veya tırmanma operasyonlarında daha fazla iş verimi, daha az devir zamanı ve optimum yakıt tasarrufu sağlıyor. Operatör, sistemi 2 inciden 4 üncü dişliye atabiliyor.

·       Azami dökme açıklığı ve erişimi

Uzun kaldırma kolları yüksek döküm mesafesine ve azami döküm erişimine imkân sağlıyor. Operatör, damperli bir kamyonun kasasındaki yükleri kolaylıkla düzeltebiliyor.

o   Döküm Açıklığı: 3.185 mm (WA470-6); 3205 mm (WA480-6)

o   Döküm Erişimi: 1235 mm (WA470-6) ; 1410 mm (WA480-6)

·       Yüksek sertlikte şase ve yükleyici mekanizması

Ön ve arka çerçeveler, yükleyici mekanizması taş ocaklarında artan baskıya karşı direnci korumak için daha fazla burulma sertliğine sahip olacak şekilde geliştirilmiş. Çerçeve ve yükleyici mekanizması gerçek çalışma yüklerine ulaşmak için tasarlanmış; simule bilgisayar testlerinin bu gücü kanıtladığı kaydediliyor.

·       Yağlı çok diskli frenler ve tam hidrolik fren sistemi

Bu yapı daha az bakım masrafı ve daha yüksek güvenilirlik sağlıyor. Yağlı disk frenler sayesinde kirletici maddelerin içeri girmesi engellenerek aşınma ve bakım ihtiyacı azalıyor. Frenlerin aşınma nedeniyle ayarlanması gerekmiyor; bu da bakım ihtiyacını azaltıyor. El freni de yine ayar gerektirmeyen yağlı çok diskli ve uzun ömürlü emniyetli bir yapıya sahip bulunuyor.

·       Otomatik reversible fan

Hidrolik tahrikli soğutma fanı otomatik olarak ters yönde kullanılabiliyor. Böylece hızlı ve kolay bakım yapılabiliyor.

Komatsu’nun 34 ve 46 ton çalışma ağırlığına sahip PC350LC-8 ve PC450LC-8 paletli ekskavatör modelleri, taş ocaklarında güçlü ve seri şekilde çalışma olanağı sunuyor.

·       Yüksek kazı ve koparma kuvvetleri

Komatsu ekskavatörler, yüksek kazma ve koparma kuvvetleri sayesinde taş ocaklarında zorlanmadan çalışabiliyor.

o   PC350LC-8: 235 kN (ISO) arm koparma ve 259 kN (ISO) kova kazma

o   PC450LC-8: 277 kN (ISO) arm koparma ve 277 kN (ISO) kova kazma kuvvet değerleri

·       Yüksek çekiş kuvveti

Komatsu ekskavatörlerin yüksek çekiş kuvveti üstün dönüş ve eğim tırmanma performansı sağlıyor.

·       İki modlu bom ayarı

Rahat çalışma modu, patlatılmış kayalar ve sıyırma uygulamaları için kolay işletime olanak tanıyor. Azami kazma gücüne ihtiyaç duyulduğunda ve daha etkili kazı uygulamaları için güç modu seçiliyor.

Bom yukarı doğru yüzerek, makinanın ön kısmının kalkma oranını azaltılıyor. Bu uygulama patlatılmış kayaların toplanmasını ve sıyırma uygulamalarını kolaylaştırıyor.

Bom itme gücü artarak sert zeminde hendek kazma ve çukur kazma uygulamalarında yüksek performans sağlanıyor.

·       Geniş renkli LCD ekran

Geniş, kullanıcı dostu renkli monitör emniyetli, hassas ve sorunsuz çalışma olanağı sağlıyor. Geliştirilmiş ekran izlenebilirliğini sağlayan TFT sıvı kristal ekran değişik açılardan ve farklı aydınlatma koşullarında kolayca okunabiliyor.

Bu ekran sayesinde tüm işlemler (testler, kalibrasyon işlemleri, arıza bulma), makinaya herhangi bir bilgisayar bağlantısına gerek kalmadan kolaylıkla yapılabiliyor.


SUMITOMO

Japonya menşeli Sumitomo ekskavatörlerinin SH350LC-5, SH370LHD-5, SH480LHD-5 MASS ve SH500LHD-5 MASS modelleri Türkiye’deki taş ocaklarında en çok tercih edilen modeller olarak ön plana çıkıyor. Daha büyük çaplı ocak işletmelerinde 72 tonluk SH700LHD-5 MASS modeli kullanılırken, hidrolik kırıcı ile çalışmada ise SH250-5 ve SH300-5 modelleri tercih ediliyor.

Isuzu motor, verimliliği arttırılmış hidrolik pompa ve Sumitomo Akıllı Hidrolik Kontrol Sistemi (SIHIS) ile donatılmış olan bu ekskavatörlerle operatörlere yüksek güç, serilik ve kullanım kolaylığı; işletme sahiplerine ise daha yüksek üretim kapasitesi ile birlikte düşük yakıt tüketimi ve düşük işletme giderleri sağlandığı ifade ediliyor.

Güçlendirilmiş MASS ve ağır hizmet tipi bom ve arm yapıları sayesinde Sumitomo ekskavatörler, sökü ve patlatılmış malzeme ile çalışmalarda yüksek performans gösteriyorlar. Ekstra güçlendirilen bom ve arm yapısı çalışma esnasında daha düşük vibrasyon oluştururken; yüksek stres direnci de makinenin en zorlu yüklerde bile rahat çalışmasını sağlıyor. SH250-5 ve SH300-5 modelleri ise taş ocaklarındaki hidrolik kırıcı uygulamalarında tercih ediliyor.

Sumitomo ekskavatörlerin madencilik sektörüne sağladığı en önemli avantajlardan birisinin de ağır hizmet tipi, zırhlı yürüyüş takımları olduğu belirtiliyor. Özel ısıl işlem görmüş ve güçlendirilmiş yürüyüş takımları, zırhlı yapısı ile ekstra koruma sağladığı gibi daha fazla olan makara sayısı sayesinde daha seri hareket kabiliyeti sunuyor. Taş ocaklarının zorlu şartlarında, uzun çalışma saatleri boyunca sorunsuz çalışabilen Sumitomo ekskavatörler, sert ve zorlu zeminler üzerindeki performansı ile kesintisiz üretim imkânı sağlıyor.

Ocaklardaki zorlu ve tehlikeli çalışma koşullarında operatörlerin güvenliği ve konforu için Sumitomo ekskavatörlerde birçok özellik bulunuyor. Kabindeki ROPS ve FOPS güvenlik standartları yanı sıra ekstra güçlendirilmiş komple kabin koruma (kabin üst ve önünde ) sistemi, vibrasyonu önleyen özel silikon pabuçları, güçlü kliması, geniş görüş açısı, su ve tozdan etkilenmeyen operatör koltuğu, geniş iç hacim, rahat ve ergonomik kumanda sistemi gibi pek çok özellik operatörlerce takdir görüyor.

Günlük bakım ve kontrolleri yer seviyesinden yapılabilen Sumitomo ekskavatörleri özellikle 1.000 saatlik pim yağlama aralığı ile EMS Kolay Bakım Sistemi sayesinde taş ocaklarındaki yüksek tozlu ortamlarda dahi kesintisiz üretim imkânı sunuyor.


VOLVO

Yarım yüzyılı aşkın bir süredir farklı bir tasarım ve kalifiye işçilik ile üretilen Volvo lastikli yükleyiciler; taş ocakları gibi makinelerin kapasitelerinin zorlandığı çalışma ortamlarında dahi güç, üretkenlik, yakıt tasarrufu, güvenlik ve operatör konforu açılarından önemli avantajlar sunuyor.

Motor, şanzıman ve diferansiyel gibi ana parçalarını kendi bünyesinde geliştirerek üreten Volvo’nun lastikli yükleyicilerindeki başarısının temelinde birbiriyle tam uyum içerisinde çalışan bu parçaların sinerjisi bulunuyor.

Üçüncü jenerasyon Volvo otomatik şanzımanlı makinalarda, operatörler sadece ileri/geri tercihi yapıyor. Otomatik kullanım modu seçildiği takdirde; işe, şantiye koşullarına ve operatörün kullanım stiline bağlı olarak vites değişimleri otomatik olarak gerçekleşiyor.

Yakıt tüketimini ve çevrim sürelerini daha da düşürmek için Otomatik Güç Kaydırma (APS) ve Tam Otomatik Güç Kaydırma (FAPS) işlevleri, motor devrine ve seyir hızına göre makine viteslerini otomatik olarak ayarlıyor. Bir diğer akıllı özellik olan Reverse By Braking (RBB - Frenleyerek Geri Gidiş), operatör makinenin yönünü değiştirdiğinde servis frenlerini otomatik olarak devreye alıyor. Bu da sadece yakıt tasarrufu sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda aktarma organındaki gerilimi azaltarak bileşenlerin ömrünü uzatıyor.

Eko pedal özelliği, motor devri optimum çalışma aralığını aşmak üzere olduğunda mekanik bir geri itme kuvveti tatbik ederek operatörü gaz pedalını bırakmaya yönlendiriyor ve bu sayede yakıt tüketimini daha da azaltıyor.

Volvo patentli Tork Paralel Bom Sistemi® sayesinde (L250H Z bar) mükemmel koparma torku ve kovanın her seviyesinde yere paralel yük taşıyabilme özelliği sağlanıyor. Yüke duyarlı hidrolik sistem, sadece ihtiyaç anında ve ihtiyaç miktarında hidrolik güç üretilmesini sağlayarak yüksek performansı yakıt ekonomisi ile taçlandırıyor.

ROPS ve FOPS standartlarına uygun olarak üretilen Volvo kabinler, operatörlere güvenli, rahat ve yüksek standartlarda çalışma ortamı sunuyor. Volvo lastik tekerlekli yükleyicilerde bulunan orijinal yağ banyolu hava filtresi ve beraberinde çalışan iki adet kuru hava filtresi sayesinde motora giden hava çok daha iyi temizleniyor; hava filtrelerinin ömrünü uzatıyor ve maliyetleri asgariye indiriliyor.

Salınım yapabilen arka aks ve yüzde 100 diferansiyel kilidi özellikli ön aks, makinenin engebeli ve çekişin zor olduğu arazi koşullarındaki performansı ve denge kabiliyetini arttırıyor.

Dünya’nın önde gelen iş makinası üreticileri arasında yer alan Volvo, taş ocağı uygulamalarında EC350DL, EC380DL ve EC480DL modelleri ile ön plana çıkıyor. Volvo, farklı çalışma koşullarına uygun olacak şekilde makinalar üzerinde çeşitli ekstra özellikler sunuyor.

Avrupa Stage IIIA emsiyon standartlarını karşılayan Volvo motorlarda Volvo İleri Yanma Teknolojisi (VACT) kullanılıyor. Düşük devirlerde yüksek güç ve yüksek tork üretilebiliyor olması yakıtın daha verimli kullanılmasını sağlıyor.

Gelişmiş hidrolik sistem, operatörün joystickler aracılığıyla belirlediği önceliklerine ve işin ihtiyacına uygun hidrolik gücü motorla tam bir uyum içerisinde çalışarak sağlayabiliyor. Motor ve hidrolik gücü bütünleştirerek seçim kolaylığı sağlayan tek bir çalışma modu seçim anahtarı bulunuyor. Hidrolik sistem birçok fonksiyonu kendi içerisinde operatörün müdahalesine gerek kalmadan otomatik olarak sağlıyor. Bunlardan bazıları;

Summation System: Hızlı iş çevrimi ve yüksek üretim ihtiyacında iki pompa akışını bütünleştiriyor.

Bom Priority: Yükleme yaparken veya derin kazılar esnasında daha hızlı kalkması için bom’a öncelik veriliyor.

Arm Priority: Daha hızlı seviyeleme yapmak ve kazı esnasında kovayı daha iyi doldurmak için arm’a öncelik veriliyor.

Swing Priority: Daha seri çalışma için kule dönüşe öncelik veriliyor.

Regeneration System: Kavitasyonu önlüyor ve kombine hareketlerde azami performans için diğer hareketlere akış sağlıyor.

Power Boost: İhtiyaç anından ekstra kazı ve kaldırma gücü sağlıyor.

Uygun motor devirlerinde en efektif çalışma gücü ve yakıt ekonomisi sağlayan ECO mod özelliği tüm D serisi ekskavatörlerde standart olarak sunuluyor.

Volvo kabinlerinin; geniş iç hacim, geniş ayak alanı, titreşimsiz çalışma imkânı ve daha iyi görüş açısı sağlayan özellikleri ve standart klima donanımı operatör konforunu en üst düzeye çıkartıyor. Basınçlı ve filtreli kabindeki 14 havalandırma kanalı hızlı ısıtma soğutma sağladığı gibi içeriye toz girmesini de engelliyor. Ergonomik koltuk her yöne doğru rahatça ayarlanabiliyor. ROPS-FOPS kabin yapısı güvenlikten ödün vermeyen Volvo’nun olmazsa olmaz özellikleri arasında yer alıyor.

Renkli LCD monitör makine fonksiyonları hakkında anlık bilgiler sağlıyor. Çeşitli ataşmanların çalışma ayarları yapılabiliyor ve standart geri görüş kamerası ile tam bir çalışma alanı güvenliği sağlanıyor.

Bom, arm ve yürüyüş takımı parçaları uzun ömürlü olacak şekilde güçlendirilmiş. Yağlı tip zincirler ömür boyu bakım gerektirmiyor.

Bakımlar yer seviyesinde yapılabiliyor. Yağlama noktalarının merkezileştirilmesi işte kalma süresini arttırıyor. Makina üzerindeki yürüme yolları ve basamaklar kaymayı önleyecek şekilde tasarlanmış.

Türkiye’de standart olarak sunulan Caretrack uydu takip sistemi kullanım, üretkenlik, yakıt tüketimi, coğrafik konum ve bunun gibi makinayla ilgili daha birçok bilginin uzaktaki bir bilgisayar üzerinden takip edilebilmesini sağlıyor.

Makinanın kullanım geçmişini kaydeden ve ayrıntılı raporlar sunan Matris programı ile operatörün makinayı daha etkin kullanması, bakım maliyetlerinin azaltılması ve daha uzun ömür sağlanması hedefleniyor.

 

Forum Makina
Forum Makina
Forum Makina
Forum Makina