Forum Makina
Forum Makina
BİZE ULAŞIN

FORUM MAKİNA İŞ VE İNŞAAT MAKİNALARI

Adres: İçerenköy Mah. Çetinkaya Sk. Prestij Plaza No:28 D:4 Ataşehir - İstanbul / Türkiye

Telefon: +90 216 3888013

Faks:

Cep Telefonu: +90 532 6951544

E-posta: gkuyumcu@forummakina.com.tr

MAKALELER
TÜRKİYE'NİN TELEHANDLER MARKALARI

Hayatın her alanında olduğu gibi iş makinelerindeki evrim de hız kesmeden devam ediyor. Kullanıcıların her geçen gün değişen, artan ve çeşitlenen ihtiyaçları makinelere doğrudan yansıyor. Bazıları eski popülerliğini kaybederek piyasadan çekilirken; daha güçlü, daha hızlı, daha ekonomik, daha verimli ve daha çok amaçlı kullanılabilenler ön plana çıkıyor. İşte telehandlerlar da bu yeni nesil makineler arasında dikkat çekiyor.

İnşaattan tarıma, madencilikten endüstriyel uygulamalara kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan bu araçlar dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hızla yaygınlaşıyor. AEM (American Equipment Manufacturers) rakamlarına göre küresel telehandler pazarı 2008 yılında zirve yaparak 39 bin adede ulaştıktan sonra ekonomik krizi takip eden yıllarda 20 ila 30 bin adet bandında değişti. Makineleşmenin yaygın olduğu gelişmiş ülkelerde yoğunlaşan bu satışların yüzde 60’ının Batı Avrupa’da, yüzde 20’sinin Kuzey Amerika’da ve kalan kısmının ise Güney Amerika, Orta Doğu, Afrika ve Avusturalya’da gerçekleştiği tahmin ediliyor. Yapılan araştırmalara göre 2013-2018 döneminde pazarın yıllık bazda yaklaşık yüzde 8 oranında artması öngörülüyor.

İnşaat, tarım ve geri dönüşüm sektörlerinde yoğunlaşan Türkiye’deki telehandler satışları da yıllar içerisindeki istikrarlı artışını sürdürerek son olarak 2013 yılında 395 adede ulaştı.

Telehandlerları cazip kılan nedir?

Bir forklift ile bir vincin özelliklerini bir arada sağlayan telehandlerlara Türkçede tam olarak karşılık gelen bir isim bulunamıyor olması da çok amaçlı kullanımını teyit ediyor sanki. Teleskopik forklift, teleskopik yükleyici, teleskopik taşıyıcı, vb.

İleriye ve yukarıya doğru uzanabilen tek bomu olan telehandlerlar, hemen her türlü zemin koşulunda kolayca hareket imkânı sağlayan bir yürüyüş sistemine sahip bulunuyor. Ayrıca üzerine uygulanabilen kepçe, balya ataşmanı, çalışma platformu, süpürge ataşmanı ve vinç gibi daha birçok araç ile birlikte her çeşit yükün 30 metreye varan yüksekliğe kadar taşınması, depolanması, istiflenmesi ve yüklenmesine olanak sağlıyor.

Farklı uygulamalar için çeşitli modeller

Uygulama alanına göre özellikleri farklılık gösteren telehandlerlar temelde üst yapının sabit veya hareketli olmasına göre düz şaseli ve rotasyonlu olarak ayrılıyor. Bu ana kategoriler kapsamında kullanım alanına göre birçok farklı model seçeneği de sunuluyor ve üzerlerinde o işe göre özel bazı ekipman ve özellikler bulunabiliyor. En temel performans kriterleri ise kaldırma yüksekliği ve yük taşıma kapasitesi olarak ifade ediliyor.

Pazarın büyük bir bölümünü oluşturan düz şaseli telehandlerlar, 5 metreden 18 metreye kadar kaldırma yüksekliği ve 6 tona kadar yük taşıma kapasitesine sahip bulunuyor. Tarımda ve geri dönüşüm tesislerinde genellikle erişim yüksekliği 9-10 metreye kadar olan modeller kullanılıyor. İnşaatlarda kullanılan telehandlerlar yüksekliğe ve kaldırma kapasitesine göre değişkenlik gösteriyor.

Asgari 14 metrelik erişim yüksekliğinden başlayan rotasyonlu modeller, oldukları yerde 360 derece dönebildikleri için özellikle bina inşaatları ve endüstriyel yapı uygulamalarında sanki birer vinç gibi kullanılıyorlar. Kullanımı 20-25 metrelik modellerde yoğunlaşan bu kategoride 30 metreyi bulan seçenekler de sunuluyor. 

 

Artık yük kapasitesi 35 tonu bulan modeller var

Kullanım alanındaki çeşitliliği fark eden üreticiler sadece daha uzun değil, daha yüksek taşıma kapasitesine sahip modeller geliştirmeye devam ediyorlar. Standart modellerde 6 tona kadar olan kaldırma kapasitesi artık günümüzde 40 ton sınırlarını zorluyor. Sektörün bilinen markalarından Manitou, MHT10225 modeli 22,5 ton azami taşıma kapasitesi sağlıyor. Türkiye’de henüz bir satış kanalı olmadığını gördüğümüz İtalyan Magni markası bu alanda lider görünüyor. Firma, HTH 35.12 modeli 35 ton gibi yüksek bir kapasite sunuyor. Makinenin azami erişim yüksekliği olan 11,7 metredeki taşıma kapasitesi dahi 18 tonu buluyor. Bu makineler inşaat ve maden sahalarında büyük ve ağır görevler üstlenebilirler.

Temel seçim kriterleri ve performans

Bir telehandler alırken öncelikle yapılacak işin ihtiyaçlarının doğru şekilde belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca bu sadece yükseklik ve yük kapasitesi olarak da düşünülmemelidir. Yük kaldırma amacıyla alınan bir telehandler kazı yapmak için doğru bir araç olmayabilir. Dar alanlarda gereğinden büyük bir makine ile hareket etmek daha zor olacaktır.

Markaya ve modele göre değişmekle birlikte bazı özellikler isteğe bağlı olarak sunulabiliyor. Mesela bazı ataşmanların kullanımı makine üzerinde ek hidrolik hat olmasını gerektiriyor. Bozuk zeminlerde öndeki yükün daha dengeli taşınması için sarsıntısız sürüş sistemi (ride control) büyük avantaj sağlıyor. Şanzımanı boşa alma (transmission disconnect) özelliği, gerektiğinde tüm gücün bom performansını arttırmak için kullanılmasına imkân sağlıyor.

Yürüyüş ve çekişin ön plana çıktığı modellerde mekanik, yük ve yüksekliğin ön plana çıktığı modellerde hidrostatik şanzıman tercihi yapılabiliyor. Hidrolik pompanın kapasitesi, kullanılan ataşmanların gücünü olduğu kadar bomun açılıp kapanma süresini, dolayısıyla yapılan işin hızını doğrudan etkileyebiliyor.

Yükseklik ve aşırı yük riskinden dolayı güvenlikle ilgili özellikler makineler üzerinde genellikle standart olarak bulunuyor. Yukarıdan düşen nesnelere ve devrilmeye karşı dayanıklı kabin tercihi yapılmalıdır.

Makinelerin birçoğunda 3 farklı dönüş modu bulunuyor. Bir otomobil gibi hızlı hareket ederken ön tekerden dönüş, keskin dönüş imkânı veren dört tekerden dönüş (ön ve arka tekerler ters yönde) ve dar alanlarda hareket kabiliyetini arttıran yengeç yürüyüş (ön ve arka tekerler aynı yönde).

Operatörün konforu, verimini doğrudan etkiliyor. Mekanik kontrollerin yerini alan servo kontroller daha az yorgunluk ve hassas kullanım hassasiyeti sağlıyor. Yine havalı koltuk, klima ve görüş açısı gibi özellikler ön plana çıkıyor.

Bütün bunlar çerçevesinde bir telehandlerdan güvenli bir şekilde yüksek performans sağlamak için makinenin özelliklerini iyi bilmek ve yükün ağırlık merkezine her an hâkim olmak gerekiyor.

Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren belli başlı markaları sizin için inceledik… 


 

HAULOTTE

Türkiye’de Acarlar Makine tarafından pazara sunulan Haulotte’in telehandler ürün grubunda 7 farklı model bulunuyor. Firma, kısa bir süre önce 10 metre kaldırma yüksekliğine sahip 3 yeni kompakt ürününü piyasaya sürmüştü. 3,2 ton, 3,5 ton ve 4 ton kapasiteli bu üç yeni model, kompakt boyutları ve yeni bom tasarımı ile daha geniş görüş açısı ve daha kolay bakım imkânı sağlıyor. HTL3210 ve HTL4010 modellerinde denge ayakları, HTL3510 modelinde ise ±10 derecelik gövde düzleme fonksiyonu standart bir özellik olarak bulunuyor.

Yüksek verimlilik

Arka aksın kilitlenip şasinin sertleştirilmesiyle ideal denge sunan bütün Haulotte telehandler modelleri, yüksek çıkış gücüne sahip dizel motorları sayesinde yük kaldırma ve yere koyma uygulamalarında yükseklik ve mesafe ne kadar olursa olsun azami hassasiyetle çalışabiliyor. Yol ve saha modlarının iyi şekilde tanımlanmış olması, olası bir karmaşıklığı önleyerek güvenli manevra yapılmasını sağlıyor. Yol modundayken denge ayaklarının istem dışı olarak inmesini otomatik olarak engelliyor. Bu gibi özellikleri ve ışıklı-sesli ikazları, kullanıcının aklı geride kalmadan tamamen kendi işine odaklanabilmesini sağlıyor.

Haulotte telehandlerlar, oldukça hızlı ve kolay şekilde değiştirilebilen geniş ataşman seçenekleri ile tüm ihtiyaçlara uygun çözümler sunuyor. Makinelerin güçlü şase yapıları ve yüksek denge özellikleri oldukça geniş yük toleransı veriyor. Bu da, daha yüksek verim (daha ileri, daha yüksek, daha fazla yük) anlamına geliyor.

Haulotte HTL4017

Haulotte telehandler ürün grubundaki en yüksek erişim kapasiteli model olan HTL4017, 4 tonluk kaldırma kapasitesine ve 17,2 metrelik azami erişim yüksekliğine sahip. 12,85 metreye kadar yatay erişim sağlayan bu model, kompakt ölçüleri sayesinde yüksek manevra kabiliyeti ile dikkat çekiyor. 


CATERPILLAR

İş makineleri alanında dünyanın en geniş ürün yelpazesine sahip olan Caterpillar, telehandler grubunda da çeşitli uygulama alanları için farklılaştırılmış çok sayıda model sunuyor. Markanın Türkiye distribütörü olan Borusan Makina ve Güç Sistemleri, pazarın ihtiyaçları doğrultusunda müşterilerine Cat Telehandler modelleri ile cevap veriyor.  En çok kullanılan modeller arasında ise TH337C, TH414C ve TH417C olarak sayılabilir. Caterpillar telehandler’lar, kullanıcılara daha verimli ve kârlı şekilde çalışma imkânı sağlayan yenilikçi makineler olarak tanımlanıyor. Bu makinelerin sağladığı yüksek üretim, düşük işletme maliyeti ve azami verimlilikleri ile Avrupa pazarının en çok satılan ve yakıt tasarrufunda birinci sırada gelen makineleri arasında bulunduğu ifade ediliyor.

İhtiyaç duyulan gücü ve hızı Cat motordan alan her üç modelde de 4 hızlı powershift şanzıman bulunuyor. Motor gücünü anında yönlendiren şanzıman kesme düğmesi ile çoklu yağ pompalarının bileşimi, hidrolik döngü sürelerini hızlandırıyor. Yüke duyarlı hidrolik sistem, hızlı bom hareketleri, dar dönüş çapı ve tek elle kullanılabilen joystick levye ise toplam iş verimini artırıyor. Yerden yüksekliğin fazla olması, sürekli dört tekerden çekiş ve limited slip özellikli diferansiyeller en bozuk zeminlerde çalışabilmeyi mümkün kılıyor. Uzun aks mesafesinin doğru ilerleme esnasında sağladığı yüksek denge ve makinenin yüksek manevra kabiliyeti, operatörün zorlu koşullarda dahi hassas sürüş yaparak daha hızlı iş çevirim sürelerine imza atmasına taban yaratıyor. Motor, şanzıman ve hidrolik sistem için ayrı radyatörlerin bulunduğu özel soğutma bölümü (square wave core), en tozlu ve kirli ortamlara bile tıkanmayan özel bir tasarımla geliştirilmiş.

Borusan Makina’dan konu ile ilgili olarak yapılan açıklamada; telehandlerların Türkiye’de genel inşaat alanlarında, çok katlı AVM ve konut projeleri, günlük inşaat ve hafriyat projeleri, endüstriyel alanlarda limanlar ve lojistik uygulamaları, tarım alanlarında ise çiftçilik, besicilik, tahıl ambar ve depolarında yükleme ve uzanma ihtiyacı olan her alanda kullanılmakta olduğunu belirtildi. Açıklamada ayrıca Türkiye’deki telehandler kullanımının Avrupa ülkelerine kıyasla yüzdesel anlamda henüz oldukça düşük olduğu, ancak artan şehir içi şantiyeleri, gelişen tarım faaliyetleri ve endüstriyel uygulamalar ile birlikte her geçen gün yaygınlaştığı ifade edildi. 


BOBCAT

2010 yılında telehandler alanındaki konsantrasyonunu ve pazardaki etkinliğini arttırma kararı alan Bobcat, sektör talepleri çerçevesinde tüm modellerini yeniledi. 60 yıllık üretim tecrübesinin de bir ürünü olan bu yeni modellerde daha fazla üretkenlikle birlikte üstün yük taşıma ve denge kombinasyonu sunuluyor. Bobcat teleskopik ürün gamı 5,2 metreden 17,5 metreye kadar kaldırma yüksekliği ve 2.200 kilogramdan 4.000 kilograma kadar taşıma kapasitesine sahip 9 farklı modelden oluşuyor. İdeal yük dağılımı ve üstün kaldırma performansına sahip olan T2250, TL360 ve TL470 modelleri çevre düzenleme, tarım ve hayvancılık alanında bir yükleyici gibi kullanılıyor. Dayanıklı şase yapısı, her türlü koşulda zorlanmadan çalışmalarını sağlıyor. 2 metre genişlik ve 2 metre yüksekliğindeki dar açıklıklardan dahi geçebilen T2250 modeli teleskopik modeller arasında kompakt yapı sınırlarını zorluyor. 2,2 ton ağırlığındaki yükü 5,2 metre kadar kaldırabilen bu model, mevcut Bobcat marka mini yükleyici ataşmalarını da kullanabiliyor.

Oldukça dar bir dönüş çapına ve yüksek çekiş gücüne sahip olan TL470 modeli, 2,5 tona kadar olan yükleri kamyon kasası veya çimento silolarına rahatlıkla yükleyebiliyor. Tüm Bobcat modellerinde bulunan hidrostatik yürüyüş sistemi sınırsız hız seçeneği ile birlikte yüksek tork sağlıyor. Bu sistemde, şanzımanlı yürüyüş sistemine sahip modellere kıyasla daha az kompanent kullanılmasının makinayı hafiflettiği, arıza riskini ve servis giderlerini minimuma indirdiği belirtiliyor. Bobcat, 4 tonluk yükleri 7 metreden 17,5 metreye kadar kaldırabilen modelleri ile inşaat sektöründe yıllardır kullanılıyor. Bu seride özellikle 14 ve 18 metrelik modeller, 2,6 metre stabilize ayak açıklığı ile dar şantiye ortamlarında önemli ölçüde avantaj sağlıyor. Zamana karşı yarışılan şantiyelerde işi seri ve doğru şekilde yapmak, sadece verimliliği değil, en önemli gider kalemlerinden birisi olan yakıt sarfiyatını da doğrudan etkiliyor.

Örneğin, telehandler doğru pozisyonlanmadan yüksek bir noktaya yük bırakmaya çalışmak sorun yaratır ve güvenli şekilde tekrar pozisyon almak yaklaşık 5 dakika vakit kaybettirebilir. Oysa Bobcat, bağımsız şase/ stabilize ayak yapısı ile şantiyelerde böyle bir sorun yaşanmasını önlüyor. 140 santimetre sağa veya sola kayabilme özelliği makinayı yerinden hareket ettirmeden yükü bırakmayı mümkün kılıyor. Bu patentli “şase salınım” özelliği, Bobcat telehandlerlara sınıfında önemli bir avantaj sağlıyor. Bobcat, yeni egzoz emisyon standartlarını sağlamak için DOC (Dizel Oksidasyon Katalizörü) kullanıyor. Bunun DPF’e (Dizel Partikül Filtresi) göre daha hesaplı olduğu ve servis giderlerinde düşüş sağladığını iddia ediliyor. Türkiye’de Hamamcıoğlu firması, Bobcat telehandlerlar için yurt içi ve yurt dışında çalışan inşaat ve endüstri firmalarına 7/24 satış ve satış sonrası hizmet desteği veriyor. 


JLG

İnşaatlardaki işçilerin yükseklere hızla erişebilmeleri ve daha güvenli şekilde çalışabilmeleri için bir makine geliştirme düşüncesiyle 1969 yılında John L.Grove tarafından kurulan JLG, geçen süre içerisinde yenilikçiliğe verdiği önemle bu alandaki teknolojik gelişmelere öncülük ediyor. JLG telehandlerlar günümüzde ağır konstrüksiyon işlerinde, enerji sektöründe (güç istasyonları, rüzgar türbinleri, vb.) genel inşaat faaliyetlerinde, madencilikte, tarımda, peyzaj işlerinde ve yıkım çalışmalarında yoğun şekilde kullanılıyor. Ürünler, çalışma koşulları zorlaşan ve beklentilerin arttığı iş alanlarında yüksek performans, optimum üretkenlik ve azami güvenlik sağlayacak şekilde geliştiriliyor.

JLG’nin ürün hattında, yapılacak işin özelliklerine göre seçim yapılabilecek 2,5 tondan 4,0 tona kadar taşıma kapasitesine ve 5,6 metreden 17 metreye kadar erişim yüksekliğine sahip çok sayıda telehandler modeli bulunuyor. Bunlar Kompakt Serisi, PS Serisi ve RS Serisi başlıkları altında toplanıyorlar. Powershift şanzımanına sahip olan PS Serisi dışındaki diğer serilerde güç tamamen hidrostatik olarak aktarılıyor.

Hidrostatik güç aktarımına sahip olan JLG Kompakt Serisi, dar ve kalabalık çalışma alanlarındaki işlerde tercih ediliyor. Bu seride 2,5 – 3,5 ton arası kaldırma kapasiteli ve 5,6 – 6,9 metre arası kaldırma yüksekliğine sahip 4 model bulunuyor: 2906H,L2906H,2505H ve 3507H. JLG 3700 PS Serisi, 3,7 ton kaldırma kapasitesine sahip olan 6,1 metre kaldırma yüksekliği sağlayan 3706 PS ve 7,3 metre kaldırma yüksekliğine sahip 3707 PS modellerinde oluşuyor. 4 ton azami kaldırma kapasitesi sağlayan JLG 4000 PS Serisi ise 13,7 metrelik 4014 PS ve 17,3 metrelik 4017 PS modellerini kapsıyor. Yükseklerde daha fazla yük kapasitesi sunan RS Serisi’nde 3614 RS ve 4017 RS modelleri bulunuyor. 3614 RS modeli 3,6 ton azami yük taşıma ve 14 metre azami erişim imkânı sağlıyor. 4 ton yük kaldırabilen 4017 RS modeli ise azami 17 metre yüksekliğe kadar erişebiliyor.

Çevreye ve diğer canlılara karşı olan sorumluluk bilinci çerçevesinde tüm JLG telehandlerlar, Stage IIIB egzoz emisyon ve EN 15000 çevre standartlarına tam uyumlu olarak üretiliyor. Makinelerde bulunan tek joystick kontrolü, operatörün tüm işleri daha kolay, hassas ve düzgün şekilde yapmasına olanak sağlanıyor. Oransal kontroller sayesinde daha düzgün ve hassas yağ dolaşımı sağlanarak kaldırma ve indirme fonksiyonlarının hızlanması, günlük çalışma verimini arttırıyor.

JLG Türkiye distribütörü Karyer-Tatmak JLG Ürün Sorumlusu Erdinç Ünlübay, “İki kat çelik kaplanarak daha dayanıklı hale getirilmiş dış bölümler, yine iki kat kalınlaştırılarak güçlendirilmiş sepet sistemi, bakım ve onarımının daha kolay olması için motor bloğunun yan tarafta olması ve otomatik denge ayarı ile operatöre sağlanan kolay ve güvenli kullanım avantajı gibi sebeplerle satış grafiğimiz her geçen gün yükselmektedir.” dedi.


 

MERLO

1964 yılında kurulan ve alanında İtalya’nın önde gelen üreticileri arasında yer alan Merlo'nun ürün hattında telehandler, personel platformu ve beton mikserleri bulunuyor. Üretiminin yüzde 90 gibi büyük bir bölümünü kendi tesislerinde gerçekleştiriyor olmasıyla dikkat çeken firma sadece yüzde 10 oranda dış alım yapıyor. Ürün hattında, inşaat sektörüne yönelik Panoramic ve Roto serisi ve DBM beton mikserleri, tarıma yönelik Turbofarmer ve Multifarmer grubu, MPR personel platformları ile yaklaşık 50 farklı ürün bulunuyor. Panoramic serisi, 33 farklı modelden oluşuyor. Yükleme kapasitesi 10 tona, kaldırma yüksekliği ise 18 metreye kadar ulaşabilen bu modellere ek olarak, tarıma yönelik Turbofarmer grubunda ise 16 farklı model bulunuyor.

Koza İş Makinaları'nın Türkiye temsilciliğini yaptığı Merlo, Roto serisi kule dönüşlü telehandlerlar ile özellikle köprü ve tünel projeleri gibi erişimin zor olduğu şantiyelerde etkin çözüm sağlıyor. Merlo'nun ürün hattında bulunan 10 farklı kule dönüşlü Roto telehandler modeli, 6 ton’ a varan yükleme kapasitesi ve 30 metreye varan kaldırma kapasiteleri sahip bulunuyor. Tüm Roto modelleri 360 derece kule dönüşü yapabiliyor. Roto Serisi, aynı zamanda bir vinç, platform ve forklift olma özelliğiyle çok amaçlı olarak kullanılabiliyor. 

Roto MCSS serisi operatör konforunu ön planda tutuyor. 25 metre ve üzeri modellerde kabin 18 dereceye kadar hidrolik olarak yatabiliyor ve böylece operatörün sorunsuz yük takibi yapmasını sağlıyor. Böylelikle hata riski de azaltılmış oluyor.  Merlo'nun kule dönüşlü telehandler modellerinde ön plana çıkardığı, Space11 ve XA kalıp yerleştirme ataşmanları ile etkili çözümler sunuyor.

Space11, bağlı olduğu Merlo’nun azami erişimine dikeyde 11 metre, yanal ve yer seviyesi altında 8 metre ekstra erişim imkânı sağlıyor. Space11 sayesinde Roto, diğer özelliklerine ek olarak yanal çalışabilen bir asansör vazifesi de görebiliyor. XA kalıp yerleştirme ataşmanı ise XA kalıplarının yerde montajının tamamlanarak, aynı makinaya bağlı personel platformu aracılığı ile sorunsuz ve iş güvenliği yüksek bir şekilde yerleştirilmesi ve sabitlenmesini sağlıyor. Space11 ve Merlo üretimi personel platformlarının en önemli özelliğinin ise tüm işlemlerin uzaktan kumanda ile platform üzerinden yapılabiliyor olması olarak gösteriliyor.

Koza İş Makinaları Genel Müdürü Burak Öztoygar, Merlo’nun avantajlarını şöyle özetliyor: “Makinalarımızda kullanılan Merlin yönetim sistemi üzerinde tüm veriler gerçek zamanlı olarak görülebiliyor; hatta rutin yapılan işler, hafızaya alınarak otomatik olarak tekrarlanabiliyor. Bu sayede verimlilik artarken, maliyetler çok daha sağlıklı kontrol edilebiliyor. Dizayn ve mühendislik de dâhil olmak üzere tamamı kendi üretimi olan geniş orijinal ataşman seçenekleri ile beraber değerlendirildiğinde Merlo, konvasiyonel çözümlere oranla çok daha verimli çözümler sunuyor.”


MANITOU

Türkiye’de telehandler kullanımı her geçen gün yaygınlaşmakla birlikte 14 metre ve 18 metre sınıfı makinalar genel olarak inşaat sektörü başta olmak üzere üstyapı konut projeleri, endüstriyel tesisler, çelik ve prefabrik konstrüksüyon yapı imalat ve montajı, tünel projeleri, rüzgar enerji üretim tesisleri, çimento sektörü ve kiralama sektöründe kullanılıyor. Maats İnşaat Makinaları tarafından Türkiye pazarına sunulan 18 metre sınıfı Manitou MT-X 1840 telehandler’ın, azami 17,55 metre kaldırma yüksekliği ve azami 4.000 kilogram kaldırma kapasitesi ile 18 metre sınıfında Türkiye’de en çok kullanılan makina olduğu belirtiliyor.

Manitou MT-X 1840'ın belirgin özellikleri arasında yüksek operasyonel kapasitesi, seri çalışma hızları, Privilege serisi konforlu operatör kabini ve patentli JSM® (Joystick Switch & Move) joystick ve çekici dış tasarımı yer alıyor. 1840 modelinde standart olarak sunulan ve ileri-geri yön seçimi dahil diğer tüm hidrolik bom ve ataşman kontrollerini içeren Manitou patentli JSM® joystick sayesinde operatör her iki elini de aynı anda sürekli olarak joystick ve direksiyon üzerinde tutarak çok daha seri çalışma imkanına sahip oluyor. Makinada kullanılan 101 beygir gücündeki Perkins motor özellikle düşük yakıt tüketimi ve egzoz emisyon değerleri yanı sıra düşük devirlerde ürettiği yüksek tork değeri ile öne çıkıyor. (400 Nm – 1400 RPM)

Bozuk arazide yüksek performans

MT-X 1840 geniş açılım sağlayan iki adet ön denge ayakları üzerinde azami taşıma kapasitesi olan 4.000 kilogram yükü 12,0 metre yüksekliğe kaldırabiliyor. Makina denge ayakları yere basılı konumda iken azami 4.000 kilogramlık yük ile yatayda 5,5 metre ileriye uzanabiliyor. MT-X 1840 ayrıca 1.200 kilogramlık bir palet ile azami 11,40 metre yatay erişim kapasitesine sahip. Ağır hizmet tipi sabit ön ve osilasyonlu arka akslar ile toplamda ± 9 derecelik ayarlama açısı sunan şase seviyeleme/yatırma (frame levelling) sistemi ile MT-X 1840 bozuk arazilerde dahi güvenli bir şekilde taşıma ve istifleme yapılabilmesine olanak sağlıyor.  Tork konvertörlü, daimi 4 tekerden çekişli ve 4 ileri / 4 geri hız kademeli transmisyon sistemi sayesinde MT-X 1840 maksimum 25 km/saat yol hızı ve yüklü konumda 10.000 daN gibi oldukça yüksek bir makine çekiş gücü sunuyor. Telehandler durduğu anda otomatik olarak devreye giren park fren sistemi makinaya yokuş yukarı kalkışlarda ilave destek sunuyor.

Pratik çözümler

Ayrıca, MT-X 1840 da kullanılan CAN-BUS işletim sistemi ve HMI (Human Machine Interface) kullanıcı arayüzü sayesinde bir çok ilave fonksiyonun yanı sıra operatöre gösterge panosu üzerinden on-board diagnostik ve on-board kalibrasyon imkanı sunuyor. Kabin içerisinde yer alan hidrolik ataşman debi kontrol sistemi sayesinde bum ucunda bulunan hidrolik ataşman hattına gönderilen yağ akışının debisi kullanılan ataşmana göre ayarlanabiliyor. Bu sistem sayesinde sürekli aynı miktarda yağ akışına ihtiyaç duyan süpürge ataşmanı gibi ataşmanlar operatör tarafından otomatik full akış ayarında kullanılabiliyor. Ayrıca ataşmanların makinaya çalışır durumda kolayca takılıp-sökülebilmesi için geliştirilmiş olan ECS (Easy Connect System) sistemi de MT-X 1840’ da standart olarak sunuluyor. ECS sistemi motor çalışır halde devreye alındığında ataşman bağlantı kaplinlerindeki basıncı devre dışı bırakarak ataşmanın makinadan kolayca sökülebilmesini ve diğer ataşmanın da makinaya yine kolayca takılabilmesini sağlıyor. 


 

MST


Türkiye’nin ilk ve tek yerli telehandler üreticisi olan Sanko İş ve Tarım Makinaları, makinelerini Gaziantep’teki 40 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikasında üretiyor. Firmanın ürün hattında, tasarımı Türk mühendislerce yapılan 7-17 metre arası azami kaldırma yüksekliği ve 3-4 ton arası azami kaldırma kapasitesine sahip toplam 7 farklı model bulunuyor. ST 7.40, ST 8.35, ST 9.35, ST 9.40, ST 11.35, ST 13.35 ve ST 17.30.


Türkiye pazarında tarım ve geri dönüşüm ile ilgili uygulamalarda özellikle 7-9 metre segmentinde bulunan makinalar ön plana çıkıyor. Kompakt şasesi ve 20” ebadındaki jantı ile dar alanlarda yüksek manevra kabiliyetine sahip olan ST 7.40 modeli, özelikle dar istifleme alanlarına sahip geri dönüşüm işletmelerince tercih ediliyor. Tarımda ve özellikle pamuk, çırçır, hububat gibi sektörlerde ise yükleme, boşaltma ve istifleme alanındaki güçlü özellikleri ile ST 9.35 ön plana çıkıyor.


Her iki modelde de müşterilere makine üzerinde standart bir donanım olarak sunulan geri üfleme fanı, operatöre radyatörü makinadan inmeden temizleme imkânı sağlıyor. Joystick kumanda ve tam otomatik vites seçenekleri de seri ve rahat kullanım için operatöre önemli oranda avantaj sunuyor. MST telehanler ürün hattında, inşaat sektörünün ihtiyaçları çerçevesinde geliştirilen MST ST17.30 modeli, kabin içerisinde operatöre sağladığı geniş görüş açısı ve kullanıma uygun farklı ataşman seçenekleri ile şantiyelerin vazgeçilmezi olmaya aday görünüyor. İnşaat alanlarında iskele kurma ihtiyacı yaratmadan istenilen malzemenin beşinci kata kadar iletilmesini sağlayan ST 17.30, aynı zamanda dış cephe onarım ve bakım çalışmalarında da yüksek hareket ve manevra kabiliyeti ile dikkat çekiyor. 


MST’nin yerli üretici olmasının diğer önemli bir avantajının da yedek parça ve servis hizmetlerinde hızlı tedarik ve uygun fiyat sağlanabilmesi olduğu belirtiliyor. Sanko İş ve Tarım Makinaları Ürün Müdürü Bora Karaosmanoğlu, Türkiye’de genel anlamda tarım, inşaat, geri dönüşüm ve endüstriyel alanlardaki telehandler kullanımının her geçen sene arttığını belirterek, “Geçtiğimiz 5 sene içerisinde telehandler pazarı günden güne artarken, özellikle 2014 yılının ilk 6 ayında büyük bir artış yaşandı. Bu dönemde genel iş makinası pazarında yüzde 30’un üzerinde bir düşüş görülmesine rağmen, telehandler pazarında yüzde 34’lük bir artış söz konusu. Büyüyen pazarda Sanko İş ve Tarım Makinaları olarak pazar payımızı her sene arttırmaktan dolayı gurur duyuyoruz. İnanıyorum ki, tek yerli üretici olarak MST markasını Türkiye’de pazar lideri olarak göreceğimiz günler çok yakındır. 



JCB

Telehandlerların öncüsü JCB, 1977 yılından beri bu ürün grubu ile inşaat, tarım ve endüstriyel sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerine hizmet veriyor. Dünya genelinde sahip olduğu yüzde 32’lik pazar payı ile telehandler konusunda pazar lideri olan JCB’nin Türkiye’de distribütörlüğünü yürüten SİF İş Makinaları da, önümüzdeki 2 sene içerisinde bu ürün grubunda pazar lideri olmayı hedefliyor. SİF İş Makinaları, Türkiye’deki inşaat sektörüne yönelik olarak, kaldırma kapasitesi 3 ile 4 ton aralığında, yükleme yüksekliği ise 5 ile 17 metre aralığında olan 5 farklı ürünü sunuyor: 531-70, 540-140, 540-170 ve TM320.

Senelerdir tarım sektörüne yaptığı yatırımlarla da öne çıkan SİF İş Makinaları, 2012 yılından bu yana SİF Tarım Birimi ile bu sektördeki faaliyetlerini sürdürüyor. Kaldırma kapasitesi 1,5 ile 5 ton ve yükleme yüksekliği 4 ile 14 metre aralığındaki 6 farklı JCB telehandler modeli, SİF Tarım Birimi’nin piyasadaki vazgeçilmez ürünleri konumunda bulunuyor: 515-40 ve 524-50 kompakt telehandlerlar; 531-70 AG, 535-95 AG, 550-80 AG ve 535-140 Cotton Master.

İngiltere’de üretilen JCB marka telehandlerları rakiplerinden ayıran en önemli özelliğin makina üzerindeki en önemli 3 komponentin - motor, transmisyon ve aksların - JCB model kazıcı-yükleyiciler ile aynı olması olarak belirtiliyor. Böylelikle, her iki ürünü aynı şantiyede kullanan firmalarda hem sürüşte operatör için hem de aynı yedek parçaların kullanılabilmesi sayesinde makina sahibi için avantaj sağlandığı vurgulanıyor. JCB telehandlerlar ile birlikte sunulan geniş ataşman seçenekleri ve makinelerde standart olarak bulunan hızlı değiştirme aparatı Q-fit’in müşterilere büyük kolaylık yarattığı da ifade ediliyor.

JCB Teleskobik Yükleyicilerin ön plana çıkan bazı özellikleri şöyle özetleniyor:

-        JCB’nin kendi üretimi olan JCB Dieselmax motor: Daha fazla güç, daha fazla tork ve daha fazla verimlilik sunar.

-        Yekpare Bom Yapısı: Şase daha kalın ve mukavemetli saçtan üretilmiştir. Şase üzerinde yük stres noktaları yekpare çelikten üretilmiş ve kaynak kullanılmamıştır. Şase üzerinde kaynak noktaları yüzeye yatay ve geniş bir şekilde yerleştirilmiştir. Maksimum güç ve minimum ağırlık için tümüyle kaynaklı, tek parça şase, saha zararına karşı bomdan geçirilen hortumlar ve katlanan ışıklar, daha az bağlantı ve stres noktasına sahip entegre bom burnu ve tek parça kapatma plakasına sahip U- şekilli bom yapısı önemli farklarıdır.

-        Yer seviyesinden bakım ve servis kolaylığı: JCB teleskobik yükleyicilerde motor ve şanzımana erişim kolaylaştırılarak, arıza durumunda onarım süresi minimuma indirilmiştir.

-        Düşük maliyetli bakım giderleri ve aynı zamanda servis aralıklarının uzun olması

-        Operatör konforu, güvenliği ve görüş açısının sınıfında en iyisi olması: Rops Fops kabin özelliği, en geniş kabine sahip olması, en iyi konfor ve stil özelliklerini sunması, göstergeler ve düğmelerin uygun gruplandırılması, kullanımı daha da kolaylaştırmaktadır. Göz hizasında bulunan görsel ve sesli otomatik yük uyarı sistemi, maksimum yük ve uzanma mesafeleri aşılmaya başlandığında otomatik devreye giren ve hidroliği kesen sistem sayesinde operatör güvenliğini sağlamaktadır.

-        Yüksek ikinci el değeri: Makina dayanıklılığının ve ömrünün uzun olması, makinanın ikinci el değerini artırmaktadır.

-        Reverse Fan Özelliği: JCB teleskobik yükleyicilerde radyatör şaseye dik olarak yerleştirilmiştir. Bu sayede hava akışı hızlanmakta ve geri üfleme fanı geliştirilerek tozlu ortamda radyatörün temizlenmesi sağlanmaktadır.

-        Uzun aks mesafesi ve düşük ağırlık merkezi: Çalışırken ve sürüş esnasında denge sağlanmasına yardımcı olmaktadır.


 

DIECI

1962 yılında kurulan ve telehandler denildiğinde akla ilk gelen markalar arasında yer alan İtalya merkezli Dieci, ilk teleskopik yükleyicisini 1983 yılında pazara sundu. Kalite, güvenlik ve sürdürülebilir yenilik ilkelerini üretim felsefesi olarak kabul eden Dieci, 2011 yılında açılan 120 bin metrekare kapalı alana sahip yeni üretim tesisinde yılda yaklaşık 4 bin adet makine üretimi yaparak 80 ülkeye ihraç ediyor. 2010 yılından bu yana Sabancı Holding iştiraklerinden Temsa İş Makinaları firması ile Türkiye’de kullanıcısı ile buluşan Dieci markası, Temsa’ nın yaklaşık 30 yıldır birçok sektörde sağladığı deneyimi ile birlikte yaygın yedek parça ve servis ağını da aktif olarak kullanıyor.

Dieci telehandlerlar, 6 ile 25 metre arasında değişen kaldırma yüksekliği ve 2,5 tondan 21 tona kadar olan kaldırma kapasitesi ile toplamda 110 farklı modelde üretiliyor. Firma bu geniş ürün gamı ile kullanıcılarının tüm ihtiyaçlarına tek bir marka ile cevap verebilmeyi hedefliyor. Dieci telehandlerlar, yaygın olarak kullanılan çatal ve kovalı modellerinin yanı sıra makinelerin üzerinde standart olarak bulunan “quickcoupler” (hızlı ataşman değiştirme sistemi) sayesinde de ataşmanların kolayca değişimine imkân sunuyor. Böylece malzeme ve personel sepetleri, vinç, kanca, açılabilir kova, kar küreme ataşmanı, tomruk ataşmanı, balya ataşmanı ve iğne uçlu çatal gibi daha birçok ataşman kolayca makineye uygulanarak kullanılabiliyor.

Güvenliği ön planda tutan Dieci, tüm modellerinde standart olarak bulunan “Yük Sınırlama Sistemi” ile gerek standart gerekse özel amaçlı üretilmiş tüm ataşmanların esnek ve hassas kullanımını sağlıyor ve yük artışından kaynaklı riskli durumlarda kullanıcıyı uyarıyor. Böylece makinenin kendini kontrol altında tutması ve kullanıcı hatalarının en az seviyeye indirilmesi sağlanıyor. Makinelerde bulunan arka denge ağırlıkları, devrilmeye karşı koruyucu sistemler ve bazı modellerdeki denge ayakları ile de kullanıcılar her zaman Dieci’nin güvencesi altına alınıyor.

Dieci, patenti kendisine ait olan “Bom Denge Sistemi” ile de bozuk zeminlerde bile yükün çatal üstünde kalmasını sağlayarak, yük kaldırma anında kontrolün bom üzerinde tek bir noktada bırakılmamasını ve çalışmanın güvenli bir şekilde tamamlanabilmesini hedefliyor. Bu sistemle hem güvenlik ön planda tutulmuş olup hem de taşınması istenilen yük her zaman kontrol altında tutularak makinenin uzun saatler sorunsuz kullanımı amaçlanıyor.

Dieci’nin tarım sektörüne yönelik AGRI Serisi telehandlerları, kullanıcılara yüksek performans ve konforu bir arada sunuyor. Makinelerin üzerinde standart olarak bulunan tarım tipi lastikler ve geri üfleme fanı zorlu koşullarda bile makinelerin tam verimle ve kesintisiz hizmet vermesini sağlıyor. AGRI Serisi’nin yeni modellerinde bulunan arka kuyruk mili, kullanıcıya birçok işi tek makineyle yapabilme avantajı veriliyor. Aynı güçteki traktörlere kıyasla üstün performans ve geniş ürün yelpazesinin kullanımını mümkün kılıyor.

Dieci firması makine üzerindeki ana komponentlerle ilgili olarak alanında dünyanın teknoloji lideri olan markalarıyla ortak çalışmalar yapıyor. Motorlarda Iveco, Perkins ve Yanmar gibi, hidrolik aksamlarında ise Bosch, Rexroth ve Sauer gibi markalarla işbirliği içinde olan Dieci firması, hem kalite ve performans hem de satış sonrasındaki talep edilebilecek tüm ihtiyaçların kolayca çözümü için kullanıcısına avantaj sunuyor.

Sektörde birçok yeniliğin de öncüsü olan İtalyan üretici, son olarak hidrostatik şanzımanlı Agri Plus modeli ile İtalya Montecchio’daki fabrikasından Çek Cumhuriyetindeki Humpolec’e kadar 878 kilometrelik bir mesafede telehandler ile yapılan en uzun yolculuk alanında Guinness Dünya rekoruna imza attı. Dieci Agri Plus, 5 noktada mola vermek kaydıyla günde ortalama 160 kilometre yol kat ederek 36 saatte hedefine ulaştı.

Dieci, 2000 yılında üretimine başladığı Pegasus isimli döner telehandlerları ile de kullanıcılarına alternatif çözümler ve avantajlar sağlıyor. 16 ile 25 metre arası değişen kaldırma yüksekliği ve 3,8 tondan 6 tona kadar değişebilen kaldırma kapasitesi ile 360 derece kule dönüşü ve 4 adet denge ayağıyla üretilmekte bu makineler, kullanıcıların özel projelerinin vazgeçilmez ekipmanı olmaya devam ediyor. 


 

 

CASE ve NEW HOLLAND

CNHi kuruluşu bünyesinde yer alan Case ve New Holland marka telehandlerların tasarım felsefesinde üretkenliğe, yakıt verimliliğine, bakım kolaylığına ve operatör konforuna odaklanıldığı belirtiliyor. 60 yıllık köklü bir geçmişe ve deneyime sahip olan Türk Traktör, 100’ün üzerindeki tarım ekipmanları bayisi ve iş makinesi alanına yaptığı yatırımlarla birlikte Case ve New Holland marka telehandlerlarını etkin satış ve satış sonrası hizmet anlayışıyla birlikte Türkiye pazarına sunuyor.

Firmanın ürün portföyünde Case markalı TX130-33, TX130-45, TX140-45 ve TX170-45 modelleri ve New Holland markalı LM1333, LM1345, LM1445 ve LM1745 modelleri bulunuyor. Kullanıcılar 3,3 tondan 4,5 tona kadar kaldırma kapasiteleri ile birlikte 13 metre, 14 metre veya 17 metrelik azami kaldırma yüksekliklerinden kendilerine uygun olanı seçebiliyorlar.

CASE: Case telehandlerlar uzun dingil mesafesi, alçak bom pivot noktası ve en uygun karşı ağırlıklarla kullanıcısına sağlam bir duruş sunuyor. Yüksek kaldırma gücü ve kaldırma kapasitesi ile birlikte kısa iş çevrim süreleriyle de azami verimlilik sağlanıyor.

Case TX Serisi telehandlerlar, güçlü ve ekonomik FPT (Fiat Power Train) motorlarına sahip bulunuyor. Bu motorlar, düşük yakıt tüketimi ve yüksek tork değeri ile makineye en zorlu saha koşullarında bile yüksek çekiş avantajı sağlıyor. Case telehandlerlar’ın açık görüş açısı, operatörlerin verimliliğini arttırdığı kadar güvenliğini de sağlıyor. TX Serisi makineler, dört vitesli powershift şanzıman ve kullanımı kolay üç farklı tekerlek dönüş modu sayesinde sahada oldukça çevik ve hızlı şekilde hareket edebiliyorlar. Tam olarak yukarı kaldırılabilen motor kapağı ve yan tarafa yerleştirilmiş motoru ile yer seviyesinden servis ve düzenli bakım kolaylığı sağlanıyor. Case TX170 modeli 4,5 tonluk kaldırma kapasitesi ile sınıfının en yüksek performans sağlayan makineleri arasında yer alıyor.

NEW HOLLAND: New Holland telehandler modelleri de çeşitli sektörlerdeki farklı müşteri ihtiyaçlarına karşılık verecek bir çeşitlilik sunuyor. Makineler bom tamamen uzatılmış ve kaldırılmış halde bile mükemmel bir görüş alanı sunuyor. Ağırlık merkezinin ideal tasarımı azami performans ve güvenlik için olağanüstü denge sağlıyor. Gelişmiş hidrolik sistem sayesinde eş zamanlı hareketler dahi verimli ve azami hassasiyet ile gerçekleştirilebiliyor. İdeal şekilde modüle edilen powershift şanzıman, yüksek çekiş kuvveti ve kısa çevrim süreleri sağlıyor.

Geniş ataşman seçeneği, makinelerin çok amaçlı kullanımına olanak sağlayarak şantiyelerdeki iş verimliliği arttırıyor. Türk Traktör İş Makineleri Direktörü Serhad Taşkınmeriç, Türkiye’deki telehandler pazarının gelişimi ile ilgili görüşlerini şöyle özetledi: Telehandler ürününün Türkiye'de toplam iş makineleri pazarından aldığı pay son yıllara kadar yüzde 2 bandında seyrediyordu. Son yıllarda hem inşaat alanlarında hem de tarımsal uygulamalarda artan kullanımla beraber bu oran yükselmeye başladı. Geçen sene sonunda leasing ile yapılan satışlarda KDV oranın yüzde 1'e çekilmesiyle beraber, bu sene toplam pazardan aldığı payın yüzde 4,5'lere ulaştığını görüyoruz. Kentsel dönüşüm, gelişen tarım sektörü, telehandler ürününün çok çeşitli ataşman seçenekleriyle kullanılabiliyor olması ve pazarın artık daha spesifik ve kompakt makinelere yönelmeye başlamasıyla beraber bu oranın ilerleyen yıllarda daha da artacağını düşünüyoruz. Türk Traktör olarak bizler de ürün gamımızda bulunan farklı kaldırma yüksekliği ve kapasitelerine sahip modellerimizle pazarın ihtiyaçlarına cevap veriyoruz.



WACKER NEUSON

Kompakt iş ve inşaat makinelerinin uzmanı Wacker Neuson, müşterilerinin çeşitli kullanım alanlarına uygun, 4 ila 6 metre azami kaldırma yüksekliğine sahip dört farklı telehandler modeli sunuyor. Günlük çalışma koşullarının değişken ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi hedefleyen Wacker Neuson, farklı kaldırma kapasitelerine, ölçülere ve çeşitli ataşman uygulamalarına sahip modelleriyle müşterilerine alternatifler arasından seçim imkânı sağlıyor.

Wacker Neuson’un kompakt telehandler serisinden bulunan TH408, TH412, TH522 ve TH625 modelleri; yüksek performans, değişik bağlantı şekilleriyle sağlanan kullanım çeşitliliği, yüksek manevra kabiliyeti ve kompakt yapıları ile yükseklere kolayca istifleme yapma imkânı sağlıyor.

Wacker Neuson telehandlerları, operatörü ve makineyi güvence altına almak amacıyla aşırı yük durumunda koruma sağlayan Dikey Kaldırma Sistemi (VLS) ile donatılmış. Bu sistem, makinenin hiçbir verim kaybı olmadan uzunlaması yönünde devrilmesini önlüyor. Diğer sistemler hidrolik fonksiyonları kapatarak işi durdururken VLS, yüksek yükler altında dahi teleskopik hareketlerdeki kısmi bir otomasyonla operasyonun güvenli ve hassas şekilde sürmesini sağlıyor. Operatör işine bağlı olarak kepçe modu ile istifleme modu arasında seçim yapabiliyor. Kepçe modunda çalışırken bomun indirilmesi esnasında teleskopik kol her zaman kapalı kalıyor. Teleskopik kolun otomatik kapanmasıyla bomun indirilmesi oranı öyle ayarlanıyor ki, azami yük olsa dahi makine hiçbir zaman aşırı yük durumunda kalmıyor. Bu durum yüklemedeki verimi arttırırken aynı zamanda otomatik hareketlerle kullanımı kolaylaştırıyor.

İstifleme modunda çalışırken yükleme sisteminin açısı göz önünde bulunduruluyor. 40 dereceden az olan açılarda aşırı yük durumuna girilirse öncelikle teleskopik kol içeri çekiliyor. Aşırı yük durumu kalkınca geri çekilme duruyor. 40 dereceyi aşan çalışma açılarında ise kepçe modunda olduğu gibi bom indirilirken telekopik kol her zaman kapalı kalıyor. Aşırı yüke erişene kadar bomu indirmek ve teleskopik kolu uzatmak mümkün olabiliyor. Otomatik geri çekme özelliği sebebiyle makine hidrolik fonksiyon kaybı olmadan her zaman güvenlik sınırları içerisinde çalışabiliyor. Bu, güvenli ve verimli çalışma imkânı sağlıyor.

Forum Makina
Forum Makina
Forum Makina
Forum Makina